Yarın büyük gün. Türk siyasi tarihinde yeni bir dönem açılıyor. Düne takılanın, eskiye özlem duyanın içselleştiremeyeceği hatta anlayamayacağı yepyeni siyasi kodlar hayata geçiyor.
AK Parti'nin 3. Olağanüstü Büyük Kongresi ile hem "Partili Cumhurbaşkanlığı" sistemi tecrübe edilecek hem de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için çok daha geniş tabanlı istişare ve etkileşim imkânı doğacak.
***
Bugün Türkiye'de taraflı tarafsız herkes, ülkedeki değişimi başaracak tek liderin Erdoğan olduğunu kabul ediyor. İşte bu yüzden Kongre'nin mesajının "
Demokrasi, değişim, reform" olması çok anlamlı... Ama her kesim, kendi anlayışı doğrultusunda Erdoğan'ın değişmesini bekliyor. Tabii böyle bir şey hem gerçekçi hem de mümkün olmaz.
Erdoğan, tarzı, tavrı, söylemi ve fikirlerini hayata geçirme yöntemleri ile açık ve net bir aktör. Ona dair beklentilerin büyüklüğü, AK Parti'nin reformcu kimliğinden kaynaklanıyor. Reform motoru çalıştıkça, ekonomi istikrarlı seyrettikçe AK Parti de büyüdü, Türkiye de... Büyüyen Türkiye'den herkes nasibini aldı.
***
Ancak... 2011'den itibaren, AK Parti'deki değişim enerjisi azalmaya başlarken, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hedef alındığı kritik olaylar dizisi yaşandı. Erdoğan'ı devre dışı bırakarak Türkiye'yi durdurmayı amaçlayan hamleler, sokak olaylarından askeri darbe aşamasına kadar vardı. Cumhurbaşkanı'nın "
yalnızlığı" da o andan itibaren başladı. Gezi olayları, 17-25 Aralık siyasete müdahale girişimi ve 15 Temmuz kirli darbe tezgâhı. Erdoğan bu üç dönüm noktasında, yol ve dava arkadaşlarını umduğu kadar yanında bulamadı. "
Allah'a, millete ve kendine güveni" ile ayakta kalabildi.
***
21 Mayıs miladı ile siyasetin doğrudan milletin tercihleri ile şekilleneceği ve iktidar gücünün mutlak demokratik çoğunlukla elde edileceği tescillenecek. Klasik tarafsızlık kandırmacası yerine, somut beyan ve uygulamalara bakılacak. Tabii bu arada Cumhurbaşkanı Erdoğan kurucu genel başkanı olduğu partisine döndüğü andan itibaren, daha çoğulcu, daha deneyimli, daha genç ve daha iddialı bir ekiple çalışma fırsatı bulacak. Cumhurbaşkanı'nın konuştuğu ve peşinden koşturduğu ekibin kapsama alanının genişliği Türkiye için kazanca dönüşecek. Zira gerilim üreten konular, kişiler ve merkezler için özel politikalar geliştirilirken, Türkiye'yi ayakta tutan milli güçlerin ise ileriye yönelik umudu canlı tutulacak.