15 Temmuz darbe girişiminin ön hazırlıkları ve darbe sırasında istihbarat kuruluşlarının refleksi ve kapasitesi en çok tartışılan konuların başında geliyordu. Meseleyi, sadece Milli İstihbarat Teşkilatı'na indirgemek de yanıltıcıydı. Neticede bu ülkenin oldukça geniş bilgi ağına sahip Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı da Jandarma İstihbaratı da var...
Darbenin günler öncesinden öğrenilip, etkisiz hale getirilememesine yönelik eleştiriler artınca, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın, "sistemik risklere ve yetersizliklere" işaret ettiği biliniyor. Öyle ya 500-600 bin kişilik bir ordunun, darbeyi öğrenen bir ferdi bile telefon açmaz mı? Tankların kışlasından çıktığını Mobese kamerasından gören bir güvenlik görevlisi bu anormal durumu haber vermez mi? Sonuçta Fidan'ın, bireysel olarak bedel ödemeye hazır olduğunu en üst düzeyde paylaştığı da sır değil. Ama kurumların ve geleneklerin muhafaza edilmesi, kişilerden ayrıştırılarak yenilenen yüzü ve yapısı ile geleceğe taşınması da önemli bir konu. İstihbarat sisteminin yeniden yapılandırılması sırasında, geçişin sancısız başarılması, sınırlı sayıda ve özveri ile çalışan personelin dikkat ve enerjisinin dağıtılmaması da çok hassas bir diğer konu.
***
Tüm spekülasyonlara rağmen gerek Genelkurmay gerekse MİT özelinde, Cumhurbaşkanı kararını netleştirmiş görünüyor. Yani, yakın zamana kadar "
Dere geçerken at değiştirilmez" mesajına konu olan bu iki kurum ve birinci adamları için kısa vadede tasfiye bekleyenler umduklarını bulamayacaklar gibi. Kuşkusuz zirvedeki bu duruş, 15 Temmuz gerçeklerini, askerde ve istihbaratta görev verilen üst yöneticilerin zafiyetini ve eksikliklerini ortadan kaldırmıyor. Lakin Cumhurbaşkanı, terörle mücadeledeki kritik günleri, Suriye ve Irak'ta devam eden operasyonları dikkate alarak, devlet yönetiminde ağırlıklandırma yapıyor ve her iki isim için "
Süreci bu şekilde devam ettirmemizin gereğine inanıyorum" diyor.
***
15 Temmuz'dan alınan derslerle istihbaratın yeniden inşasına gelince... Bu konuda Başbakan Sn.
Binali Yıldırım genel çerçeveyi çizdi. Şimdi
ince ayarlar yapılıyor. Ve Ankara'daki
çalışmalarda
Fransa'nın terörle mücadelede
daha etkili önlemler alabilmek için
geliştirdiği istihbarat modeli ağır basıyor.
Fransa, genel istihbarat servisi (RG) ile karşı casusluk örgütünü (DST) tek çatı altında topladı.
Fransa'nın dış istihbarat örgütü "DGSE" ise çalışmalarını eskisi gibi sürdürecek. Bu modelin Türkiye'ye uyarlanmasında küçük bir farklılık söz konusu. Türkiye, Emniyet ve Jandarma İstihbarat'ı birleştirip
Güvenlik ve İstihbarat Genel Müdürlüğü şeklinde kurgulamayı düşünüyor. MİT ise dış istihbarat kurumu olarak dönüşüm geçirecek. İç ve dış istihbaratın koordinasyonunu sağlayacak bir ismin ataması yapılacak. Koordinasyon demişken, yeni bir bürokratik kurum kurulmasından bahsedilmiyor. İç ve dış istihbaratın raporlama yapacağı, etkili bilgi paylaşımı ve karşılıklı test edilen analiz sürecine dayalı
Ulusal Güvenlik Başkanı tarzı bir isim üzerinde duruluyor.