Bugün başlayacak ve bitecek olan Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) öncesi Ankara'da zihinler net. Ancak "iddia, ihbar, not, uyarı" vb. akış nedeni ile güven ortamı zayıf.
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) başta olmak üzere isim bazında devlette yapılacak ayıklamaya verilen önem kadar yeni bir sistem kurulmasına da aynı derecede önem veriliyor. Yani... YAŞ'ı, sadece bir ilk adım olarak görmek lazım.
Peki, "Şûra'da ne olacak?" Daha doğrusu, "Komuta kademesi görevde kalacak mı?"
Dün akşam gelen son sinyaller, bütün handikaplara rağmen Genelkurmay Başkanı ve komutanlarla yola devam edileceği şeklindeydi. Bunu, "uzun ömürlü birliktelik" olarak görmek özünde yanıltıcı olur. Lakin... 358 general ve amiralinden 151'i gözaltında veya tutuklu olan TSK'da, bir taşı kaldırıp, yeni bir taşı ileri sürmenin maliyeti de çok fazla. Bir başka anlatımla, Karargâhında darbeciler tarafından rehin alındığını anlatan komutanlara gerek astlarının gerekse sivillerin ne kadar saygı duyacağı bir soru işareti. Ama iyi kötü ne olduğu ortaya çıkan komutanlarla, bilhassa FETÖ mağduru olanlarıyla orduya sızan bu karanlık yapıya karşı mücadele belki de daha etkili olabilir. Ne de olsa içlerinden bazıları FETÖ'ye karşı hırslanmış durumda!
***
Önceki gün AK Parti Ankara Milletvekili eski Başbakan Yardımcısı
Yalçın Akdoğan ile bir grup gazeteci arkadaş sohbet ederken onun çizdiği çerçeve de üzerinde durulmaya değer. Her ne kadar dünkü TSK açıklamasında, 15 Temmuz'da darbeye yeltenenlerin oranının, TSK mevcudunun ancak yüzde 1.5'ine tekabül ettiği belirtilse de burada nicelik ve nitelik meselesi devreye giriyor. Yani Akdoğan'ın da dikkati çektiği gibi TSK'nın omurgasında FETÖ'cü komutanlar neredeyse kemik kadro haline gelmiş ve bu milletin kaderini kurtaran komutanlar ise ordunun çevresinde azınlık haline getirilmiş!
Ve bir başka husus... Yine Akdoğan'ın dediği gibi, FETÖ asalak bir yapı. Her dönemde farklı bir bedene girerek canlılığını sürdürmeyi başarıyor. Önümüzdeki dönemin en büyük tehlikesini de bu özelliği oluşturuyor.
***
Değinmemiz gereken bir başka konu ise "
sistem tıkanıklığı" ile ilgili.
Asker dahil devletin güvenlik ve istihbarat bürokrasisini artık reform bile kurtaramaz. Bu kurumların "
yeniden inşası" mutlak zorunluluk haline gelmiştir. İçişleri Bakanı
Efkan Ala ile dün yaptığımız görüşmede vurguladığı gibi... Tek tek kurumlar güçlü olmalı fakat güç tek bir kurumda toplanmamalı. Kamu gücünün toplamını, anayasal sınırlar içinde milli iradenin temsilcileri kullanmalı. Ala'ya göre, aksi takdirde 4-5 yıl içinde yine benzeri demokrasi dışı girişimlerle karşılaşılabilir!
Bu cümleden benim çıkarımım şu... Devletin zirvesi Genelkurmay'ın doğrudan Cumhurbaşkanı'na koordinatör olarak bağlanmasını, kuvvet komutanlıklarının ise Başbakan ve Milli Savunma ile ilişkilendirilmesini gündemine almış sanki. Kuşkusuz her şey zihni egzersiz aşamasında. Bu dakika itibariyle kesin olan tek husus var...
"
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!"