Türkiye, yine terörle büyük sınamadan geçiyor. Terörün hedefinin devlet ve yönetimi olduğu, ekonomik büyümeyi sekteye uğratmayı, milli direnci kırmayı amaçladığı, iç ve dış taşeronlarla desteklendiği çok açık.
Ankara'nın, dış politikada, ekonomide ve enerji denkleminde yeni bir sayfa açtığı ortamda, uyuyan hücrelerinin uyandırılması, terör kartının açılması şaşırtıcı değil!
Haini bol bir memlekette ve zor bir coğrafyada yaşamanın ağır maliyetidir ödettirilmek istenen.
***
Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi süreci sanıldığı gibi sadece ticari dengeler veya turizm açısından sonuçlar üretmeyecek.
Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı
Vladimir Putin arasında dün gerçekleşen telefon görüşmesi, iki ülkeyi 24 Kasım 2015 uçak krizi öncesi şartlara döndürecek fırsatlar sunmasının yanında, "
güvenlik risklerinin aşılması" bakımından da hassas sonuçlar üretecek.
***
Türkiye'nin, çoklu terör tehdidi ile mücadelesinde 29 Haziran 2016'dan itibaren farklı bir dönemin başlayacağını söylemek kehanet sayılmaz. Bilhassa Suriye üzerinden ihraç edilen DEAŞ terörü ile mücadele noktasında, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin elinin rahatlayacağı öngörülebilir.
Bir başka anlatımla, yarından itibaren Rus askeri yetkilileri ile Türk Genelkurmayı arasında yeniden temas ve ziyaret trafiğinin başlatılması beklenebilir.
Askerden askere konuşma mekanizmasının kurulması ise Türkiye'ye, Suriye'den yönelen DEAŞ tehdidini bertaraf etmek üzere daha güçlü operasyonel kabiliyetler sağlayabilir.
Koalisyon güçleri ile birlikte Türk Hava Kuvvetleri'nin de DEAŞ terör yuvalarının imhası ve sınırımıza yakın bölgelerdeki tehlikenin ortadan kaldırılması için yeni planları hazırlayıp, uygulaması söz konusu olabilir.
***
Görünür gelecekte "
onarıcı diplomasinin" gerek toplumsal moral gerek ekonomik performans gerekse güvenlik politikaları açısından hatırı sayılır neticelerine tanık olabiliriz. Ülkemizin pozitif görünümü bozmak üzere, terör odakları kirli oyunlarını, hiçbir yer ve değer gözetmeden sahneleyebilirler.
Ancak, oyunu bozma gücü bu milletin engin ferasetinde gizli. Lakin istihbari ve askeri kapasite de siyaset kurumunun katlandığı maliyeti ve milletin tahammül gücüyle ödediği bedeli gözetmek, daha sorumlu, daha dikkatli ve daha başarılı olmak durumundadır.