TBMM kulisinde Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı, AK Parti Genel Başkan adayı, müstakbel Başbakan Binali Yıldırım'la karşılaştık.
Önceki gün resmen ilan edilen adaylığından sonra hayatında ne değiştiğini, ne hissettiğini sorduk. Her zamanki soğukkanlı tavrı ile "Omzumdaki yükün daha da ağırlaştığını hissediyorum" dedi.
Yıldırım'ın, AK Parti'nin 3. Genel Başkanı olması ile birlikte ne gibi değişim ve dönüşümlerin olacağı, nasıl fark yaratacağı, Ankara'da en fazla konuşulan konuların başında geliyor. Bu meraka, profil spekülasyonunun eklenmesi ise sürpriz değil.
***
Hemen belirtelim...
Binali Bey'in Başbakanlığı ile birlikte "
devletin zirvesinde uyum sorununun" ortadan kalkması birinci beklenti. Kabul edelim ki
Türkiye'nin güvenlik şartları zorlu, ekonomik şartları ise dış gelişmelerin hassasiyeti altında. Zirvede uyumun tesis edilmesi, parti yönetimi ile kabinede birlik ve beraberliğin pekiştirilmesi Yıldırım'ın asli rolü olacak. İlk günden bunun sinyallerinin geldiği de görülüyor.
Uyum- güven hattının tahkimi gerek bürokrasiye gerekse iç ve dış çevrelere ikili sinyal gönderilmesini de önleyecek, daha hızlı ve etkin karar alınmasını da sağlayacak.
***
Yıldırım'ın, günlük hayata dokunan, göze görünen somut yatırımlarla anılması onun büyük artılarından biri.
Lakin...
Önümüzdeki dönemde Yıldırım'ı sadece yatırımcı kimliği ile tanımlamak yetmeyecektir.
Yıldırım için "
Devlet mimarisini yeniden inşa" sürecinin başlayacağını söylemek
de mümkün. Bir başka anlatımla Binali Bey,
anayasal reformun tamamlanması ve sistem
sorununun çözülmesi yönünde icracı karakterini
siyaset sahnesine yansıtacaktır.
***
Belli çevreler tarafından kasıtlı olarak üretilen ve fitne çıkarmayı hedefleyen profil meselesine gelince... O odaklar da gayet iyi biliyor ki "
siyasette profili millet çizer!" AK Parti'nin kurucu lideri
Tayyip Erdoğan'ın, kaynağını milletten alan ve büyük sınamalardan geçen gücü, AK Parti'de siyaset yapanlar için başlı başına profil çıtasıdır. Yeter ki uyum, işbirliği, istişare noktasında boşluk olmasın. Binali Yıldırım'a, indirgemeci yaklaşımla profil çizmeye kalkışan kişi ve kurumların, millet karşısındaki düşük profili, erozyona uğramış itibarı birçok şeyi anlamaya yetiyor da artıyor bile.
***
Bence en önemli husus ise "
şu milim mesafe" konusu. Daha doğrusu AK Parti
Genel Başkan Yardımcısı
Ömer Çelik'in,
"
Cumhurbaşkanı ile AK Parti arasında nasıl bir ilişki vardır?" sorusuna verdiği
cevap... "
Kurucu genel başkanımızla AK Parti kadroları arasında bir milim mesafe yoktur, bundan sonra da olmayacaktır" ifadesi. Bu vurgu gerekli
bulunmasına karşın yeterli görülmemekte.
Cumhurbaşkanı ile AK Parti arasında sadece milim mesafe olmaması değil, bu ilişkide "
milim sapma olmaması" da gerekli. En küçük sapmanın, nasıl eksen ve merkez kaymasına yol açabildiği son 21 aydaki tecrübe ile sabit.
Netice olarak... Sadece AK Parti için değil
Türkiye için de yeni bir dönemin kapısı aralanıyor.
AK Parti davasına emeği geçen
Abdullah Gül ve
Ahmet Davutoğlu başta olmak üzere siyasi değerleri tartışma konusu yapmadan, değersizleştirmeden, kişisel kırgınlık yaratmadan geleceğe bakmak...
Yolları ayrılanları, milletin ve tarihin yargısına bırakmak...
Millette kimin karşılığı varsa onunla yürüyüşe devam etmek gerek...