Dün, TBMM'de 2016 Bütçesi üzerinde görüşmeler vardı. Bir süredir gözlemlediğimiz üzere Meclis, HDP tarafından "terör örgütü propaganda arenasına" dönüştürülmek istendi. Bu tespitimiz yeni değil. HDP, siyaset üretme kabiliyetini kaybettikçe bilinçli ve tehlikeli bir yola girdi. Meclis ortamını germe, çalışmaları kilitleme, ucuz polemiklerden medet umma, Kandil'e selam gönderme ve bu sayede "mağdur görünümüne bürünme" diyebileceğimiz bir taktik söz konusu.
Meclis takvimine göre, HDP'li Başkanvekili Pervin Buldan'ın oturumları yönettiği günler, tablo daha da vahim. Açık yanlı tutum, terör örgütü ağzı ile konuşanları koruyup kollama, ana gündemi saptırma, yasama faaliyetini sabote etme... Ne ararsanız mevcut yani...
Yanlış anlaşılmasın, iktidar çoğunluğu karşısında muhalefetin, TBMM İç Tüzüğü'nün verdiği imkânları sonuna kadar kullanmasından bahsetmiyorum. Meclis'in, milletin beklenti ve ihtiyaçlarının aksine yavaş ve verimsiz çalışmasına da -şimdilik- değinmiyorum.
Parlamento zeminini, terör örgütü toplantısına dönüştürme çabasından, örgütün lider kadrosunun motive edilmesine dönük mesajlardan, toplumun sinir uçlarına dokunulmasından bahsediyorum. Bir başka ifade ile demokrasinin sağladığı hak ve özgürlüklerin, demokrasinin temelini dinamitleyecek şekilde kötüye kullanıldığını, tolerans ve tahammül sınırlarının zorlandığını anlatıyorum.

***
İş, bu kasti siyasi faullerle de bitmiyor. Bir başka hazırlığın ipuçları da fark ediliyor... Öyle anlaşılıyor ki terör örgütüne yardım yataklık yapan vekillerin "dokunulmazlık dosyalarının" ele alınış biçimine göre HDP, Meclis'ten çekilmeyi bile hesaba katmış durumda. "Bize siyaset fırsatı tanınmıyor, siyaset aracılığıyla kendimizi ifade etmemiz engelleniyor" biçiminde formüle edilen bir planın yedeklendiği görülüyor.
***
Kulislerin ana tartışma konularına gelince... "Terörle mücadele", "yeni anayasa arayışı" ve "sistem değişikliği" gerekliliği...
Terör örgütünün Suriye'den ilham alan, ABD tarafından himaye edilen, Rusya ile cesaretlendirilen faaliyetlerine rağmen silahla netice alamayacağı noktaya doğru geldiği kanaati giderek yerleşiyor. Nevruz'la birlikte olası bahar kalkışması senaryosunun da örgütün hedeflerinin çok gerisinde kalacağı savunuluyor.
Yeni anayasa için ise görüşler muhtelif... CHP'nin bünyesel sorunlarını kamufle etmek, MHP'nin liderlik sorgulamasını bastırmak, HDP'nin de siyasi -hukuki statü iddiasına meşruiyet kazandırmak için anayasa yapım sürecini siyasi oyun aracına dönüştüreceği düşünülüyor.
AK Parti'nin, gerekirse "kendi anayasa teklifimizi sunarız" çıkışının parti grubunda mutlak karşılık bulup bulamayacağı noktasında zihinler bulandırılıyor.
Ancak... Parlamenter sistemin kurduğu Meclis çalışmıyor, çalıştırılmıyor, havanda su dövülüyor. Karşılıklı laf atma yarışında millet herkese notunu veriyor. Anayasa yeniden yazılmadıkça, Meclis'in rolü, yürütmeden ayrılmadıkça Türkiye daha çok zaman kaybeder. Ve elbet millet bir yerde buna "dur" deyip, "Başkanı'nı seçer!"