Spesifik bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum. Seçim dönemi yayınları nedeniyle özel TV kanallarına verilen yayın durdurma cezalarının bugünün dünyasında ne kadar anlamsız kaldığını ama cezada inat edildiğini anlatmayı amaçlıyorum. Ceza makamı olan YSK, bir tür seçim mahkemesi aslında. Kararlarına karşı yargı yolu kapalı. Kurul, seçim dönemi başladı mı "RTÜK'ü ekran polisi" gibi görevlendiriyor. Miting yayınlarına, canlı yayınlara, tartışma programlarına baktırıyor. Bir adım ileri gidip yayın içeriğine de el atabiliyor. "Ne kadar destekleyici, ne kadar eleştirel?" diye hüküm bile verebiliyor. Bütün bu kararlar için -yasa gereği- TRT Kanunu'nun bazı maddelerini referans alıyor. Yani, kamu yayıncılığı yapan TRT'nin kurallarını özel TV'lere dayatıyor. Tek kanallı yılların zihniyetini, çok kanallı, sosyal medya ile sınırları çoktan aşmış Türkiye'ye uyarlıyor. TRT Kanunu bile YSK'dan özgürlükçü olmasına karşın basıyor cezayı. YSK'nın kafası, hangi gazetenin nasıl yayın yapacağını belirlemek kadar anlamsız. Ama durum bu maalesef. Yeni Meclis'in ilk işlerinden biri de çağdışı yasayı ve uygulayıcılarını değiştirmek olmalı!
NOT: 10 Kasım'ın, Atatürk'ü bugünün gözüyle yargılamak yerine kendi şartlarına göre anlamaya ve kurduğu Cumhuriyet'i, milletle yüceltme iradesini pekiştirmeye vesile olmasını dilerim.