Başbakan Ahmet Davutoğlu, gazetelerin Ankara temsilcileri ile yaptığı sohbette, koalisyon görüşmelerinin arka planını, geçici hükümete dair düşüncelerini, seçimden beklentilerini ve ülkenin güvenlik şartlarını değerlendirdi. Davutoğlu, şu mesajları verdi:
Cumhurbaşkanı ve koalisyon:
Cumhurbaşkanlığı makamıyla ilgili konuları devlet ahlakım, siyasi ahlakım ve şahsi ahlakım bağlamında herhangi siyasi müzakerenin bir parçası kılmam. Cumhurbaşkanlığı makamını muhalefetin gündemde tutması artık toplumumuzu yordu. Cumhurbaşkanlığı makamının tartışma konusu yapılması siyasi, toplumsal huzur ve devlet geleneğimiz bağlamında doğru değil.
Hükümet çabası:
Her şeyi yaptım, gönlüm gayet müsterih. Bütün ihtimalleri tüketmeden görevi iade etmezdim.
Geçici hükümet:
Görevlendirme şartları ortaya çıkması durumunda göz önüne alacağım şey ehliyet, liyakat ve uyumdur. Zira terörle mücadele de dahil olmak üzere kritik bir süreçten geçiyoruz.
HDP'li kabine:
Sayın Cumhurbaşkanımız anayasal sınırlar içinde 116. maddeyi dayalı bir karar aldığında "HDP'yi hükümete soktun" diye kim bir şey diyebilir. Bu durumun müsebbibi bellidir.
Seçim takvimi:
25 Ekim, 1 Kasım, 8 Kasım, 15 Kasım. Bunlar olabilecek tarihler, daha ileriye gitmesi durumunda iklim şartları zorlar. 1987 seçimleri de böyle 60 günde falan yapılmış.
Aday çıkabilir:
Kongre kaygım yok. Ola ki başka bir arkadaş da aday olmak isterse bu da onun en doğal hakkıdır.
Üç dönem kuralı:
Üç dönemin bir felsefesi var, bunun doğru olduğu kanaatindeydim. Şimdi bizim görevimiz ne? 1- Kimseye haksızlık yapmamak. 2- Bu ilkeyi felsefesine uygun şekilde uygulamak. Bunları sağlayacak tüzük değişikliği umuyorum.
Aday listeleri:
Yeni değerlendirme söz konusu olacağı için aday listelerinin değerlendirilmesine ihtiyaç var. Kimsenin emeğini zayi etmeden bir formül bulmaya çalışacağız.
Oy oranı:
Anayasal zorunlulukla seçime gidiyoruz ama elimdeki veriler AK Parti'nin 7 Haziran'dan sonra benimsediği üslup, yöntem ve siyaset tarzının milletimiz tarafından da takdir edildiği ve bir oy değişiminin yaşanacağı yönünde.
Parlamenter sistemde değiliz:
Kötü yazılmış bir anayasayla parlamenter sisteme yapılan müdahalelere sessiz kalınması sonucu ortaya çıkan duruma çözüm bulunmadan meseleye sadece cumhurbaşkanımızın açtığı tartışma diye bakarsak cumhurbaşkanımıza haksızlık edilir, doğru olmaz.
Başkanlık sistemi:
Hepimizin hangi siyasal sistemin doğru olduğu konusunda açık yürekli bir tartışma ve istişare platformu oluşturmamız, eteğimizdeki taşları dökmemiz lazım. Bizi bağlayan şey şu anki anayasal çerçevedir. Değişene kadar da bu çerçeve geçerlidir. Sayın cumhurbaşkanımızın da bundan farklı bir kanaat serdettiğini düşünmedim.
ÜÇ ÖNCELİĞİN GEREĞİ YAPILIYOR
Üç öncelik:
Önümüzde birçok problem var. Üç şeyin gereğini yapıyorum. 1- Türkiye'nin güvenliği ve terörle mücadele. 2- Türk ekonomisinin herhangi bir krize girmemesi ve istikrarsızlık yaşamaması. 3- Meclis desteğine sahip bir hükümet kurulması ya da güvenlik şartları ve hukuki şartları sağlanmış barış içinde bir seçime gidilmesi.
Seçimdeki temalar:
Bildiğimiz doğruları söyleriz. Milletin bizde görmek istemediği yanlışlıklar veya eksiklikler varsa onları telafi edeceğiz. Ekonomik program, iletişim dili, özgürlükler itibariyle belli hususları ifade edeceğiz.
Sandık güvenliği:
Bir hükümet kursaydık üzerinde duracağımız birkaç madde vardı. Birincisi seçim barajının düşürülmesi, bir diğeri seçim güvenliğini sağlayacak YSK'nın elindeki kullanabileceği hukuki araçların artırılması. Ama olmadı. Bunun getirdiği zorluklar olacak ama her ne suretle olursa olsun seçim güvenliği sağlanacak.
Vekillere üslup uyarısı:
Kime oy vermiş olursa olsun seçmene yapılan saygısızlığı mazur görmem. Bazı arkadaşlarımızın tweetlerini doğru görmedim. Kendilerinden itina gösterilmesi istendi. MHP kanadından parti adına atılan tweetlerin de siyasi nezaket kurallarına uyduğunu kimse söyleyemez.
'GÜVENLİKÇİ YAKLAŞIM' İÇİNDE DEĞİLİZ
Kandil'e mesaj:
Seçime gideceğiz dolayısıyla şuradaki silahlı grupların mevcudiyetine siz de göz yumun gibi bir yaklaşıma müsamaha göstermeyiz.
1990'ların farkı:
Güvenlikçi politika güç kullanarak insanların özgürlük alanını sınırlamaktır. Yaptığımız güvenlikçi yaklaşım değil. Birileri özgürlük alanını istismar ediyorsa buna verilen tepki güvenlikçi yaklaşım değildir.