Aralık Sendromu"nu daha doğrusu "senaryo uygulama tekniklerini" kanıksadık. Yılsonu yaklaştıkça, özellikle mali piyasalarda algı operasyonu için malzeme üretildiğini (bırakın uzmanlarını) sıradan vatandaş gayet iyi biliyor. Piyasalarda dalgalanma tetiklenerek, anlık servet transferi yapıldığını hep hatırda tutuyor. Ekonomideki artı ve eksilerin eş anlı değerlendirilmediğini, sadece "risk faktörlerinin" sıralandığını görüyor. Yönetilebilir ölçekteki riskler üzerinden siyasetin nasıl baskı altına alınmak istendiğini kolaylıkla fark ediyor. Yani... Tuzağa düşmüyor!
***
Bugünlerde, eşkali belli kriz odaklarının eski müttefikleri üzerinden karamsar hava pompalamaları hiç de sürpriz değil. IMF'nin teknik tespitleri (ki önemli bölümü Türkiye için tutmuyor), kredi derecelendirme kuruluşlarının maksatlı not verme biçimi ve zamanlaması "
abartılarak" dışa yansıtılıyor.
***
Yarın, 2015 Bütçesi'nin TBMM Genel Kurulu'nda görüşmelerine başlama günü. Liderlerin söz düellosuna sahne olan önemli oturum var ya onun günü. TBMM kürsüsündeki konuşmaların sığlığı veya derinliği, polemiklerin düzeyi veya düzeysizliği hem seçim sathı mailindeki siyasi sermayeyi hem de muhalefetin ajandasını göstermeye aday. Seçime gidilirken siyasal sistemi düzenleme adına "
kontrataklar" gelmesi de ihtimal dahilinde. Psikolojik harekât yöntemleri ve araçları yine devrede. Belirsizlik yaratacak kararlar umulmadık anda gündeme düşebilir. (Ki Anayasa Mahkemesi merkezli seçim barajı planlaması da buna dahildir.)
Nihayetinde, paralel yapı ve ona yön veren üst akıl Türkiye'yi istediği gibi yörüngede tutamıyor. Rusya Devlet Başkanı
Vladimir Putin'in Ankara ziyaretinde açıkladığı "
yeni enerji koridoru" ise bölgedeki stratejik hesapları değiştiriyor. Çözüm Süreci de son düzlüğe giriyor. Ve olağan şartlarda 2015 seçimi, Türkiye'ye en az 4 yıllık "
fırsat penceresi" açacak. Yeni dünya düzeninin inşa edildiği aynı anda, Yeni Türkiye'nin temellerinin atıldığı böyle bir dönemde Ankara'nın rahat bırakılacağını, bağımsız politika uygulama kabiliyetine alan açılacağını düşünmek saflık olur. O halde, "
siyasi teyakkuz halini korumak gerek!"