Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, bürokrat kararnamelerini "istihbarat notları" ile veto ettiği günlerdi. 2003'te, ilk kez duyduğumuz bir ismin kararnamesi de Çankaya Köşkü'nde bekletilmişti. Sezer, "Çok genç. Bu işi yapabilir mi?" diye kaygı beyan etmişti. Sonunda o kararnameyi imzaladı. Aradan 4 yıl geçti. İsim arayışları başladı. Deyim yerindeyse ihale yine onun üstünde kaldı. Kararnamesi bir kez daha Köşk'e gönderildi. Sezer'in en hızlı onayladığı atamalardan biri onun ikinci kararnamesi oldu.
***
Nisan başında görev süresi dolacak olan BDDK Başkanı
Tevfik Bilgin'den söz ediyoruz. Kuşkusuz her memur, kendisine tevdi edilen görevi yasalar çerçevesinde, basiretle yerine getirmek zorundadır. Ama görevinin hakkını verenlere bu millet "
teşekkür" borçludur. Bilgin, BDDK'da düne takılmadı. Önceki yönetimleri çarmıha germedi. Önüne baktı. İhtiyatı elden bırakmadı. Küresel krizde Türk bankaları dimdik ayakta kaldı ise bunda Hükümet'in cesur duruşu kadar BDDK Başkanı Bilgin'in aldığı kararların da payı vardır.
***
BDDK, özerk kurul deneyiminin en çarpıcı örneğidir. İmar Bankası skandalında ödenen bedel, global türbülanstan başarıyla çıkan bankalara duyulan finansal güvenle birlikte düşünülmelidir. Mutlak bağımsızlık yoktur. Davul siyasetçinin sırtında, tokmak bürokratın elinde modeli Türkiye'de işlememiştir. Hükümetin genel politikalarını gözeten, idari ve mali kararlarında etki altında kalmayan kurul çalışmasının mümkün olabildiği de görülmüştür. Geçen hafta bankacıların Bilgin için düzenlediği veda yemeği, bir teamülün habercisidir. Şimdi sıra, siyasi otoritenin sergilemesi gereken tavra gelmiştir. Bilgin, "
Ne Başbakanımız ne de çalıştığım üç bakan (Şener, Ekren, Babacan), bir kez bile 'Şunu şöyle yap' diye telkinde bulunmadı. Haklarını inkâr edemem" demiştir. O halde, genç yaşta mühim deneyim sahibi olan eski BDDK Başkanı'ndan devlet, farklı alanlarda istifade edebilmelidir!