Bankalar Birliği üyeleri ile BDDK Başkanı Tevfik Bilgin'in geçtiğimiz hafta gerçekleşen buluşması, finansal sektörün geleceğine ilişkin önemli ipuçları içeriyordu. Bilgin, "Bundan sonraki gündemimiz sektörün büyümesi ve aracılık maliyetlerinin düşürülmesi" dedi. Zirvede, gündeme üç konu damgasını vurdu: 1- Özel sektörün dış borçları, 2- Yerleşiklerin dövize yöneldiği bir ortamda yabancıların hazine kağıdını tercih etmesi, 3- Aracılık maliyetlerinin yarattığı haksız rekabetin önlenmesi Bankalar Birliği, özel kesimin dış borçları ile beraberinde getireceği risklerden bir hayli kaygılı. Öyle ki Merkez Bankası'na bir yazı yazarak şu istekte bulundular: "Özel sektörün, finansal olmayan bölümünün yurtdışı borçlanmasındaki artış ile kur riski konusunda sağlıklı analize ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Sektörel bazdaki borç miktarı ve maliyetleriyle ilgili verilere ulaşmak için kurumunuza başvurma kararı aldık!" İşte burası kritik. Devlet Bakanı Ali Babacan, Hazine bütçesi üzerindeki görüşmeler sırasında, özel sektör borçları için "Vade uzuyor. Risk alanı görmüyoruz. Gelişmeler, ekonomik faaliyetlerle uyumlu. GSMH'deki placeCityoran değişmese de vade, 2002'ye göre daha uzun. Özel sektör borçlarının GSMH'ye oranı 2005'te yüzde 24, 2006 yılının 2. çeyreği itibariyle yüzde 28" derken, bankalar bu açıdan sanıldığı kadar rahat değil. Hatta Bankalar Birliği'nin, IMF'nin teknik raporlarından derlediği ve üyelerine açıkladığı verilere göre özel sektörün pozisyon açığı 45 milyar dolar. Tabi bu hesabın nasıl yapıldığı tam bilinmiyor. Bu yüzden IMF Türkiye Temsilciliği ile de özel bir görüşme planlanıyor. Ama bir grup bankacıya göre, Türk KOBİ'leri yurtdışından 70 milyar doları aşan kaynağı teminat olmadan bulamaz. Bunların bir kısmı kriz dönemlerinde yurtdışına çıkan varlıkların dönüşü olabilir. Yorum ne yönde olursa olsun özel sektörün dış borç stoku, bankacıların da derdi haline geldi bile.