IMF'ye Ek Niyet Mektubu'nun gönderildiği, Dünya Bankası ile yeni kredi anlaşmasının imzalandığı bir ortamda ekonomi yönetimi hem geçmişi sorguluyor hem de geleceği öngörmeye çalışıyor. Yanıtı aranan ilk soru şu: "Acaba enflasyon hedeflemesine yanlış zamanlamayla mı geçildi?" Öyle ya Başbakan Tayyip Erdoğan da 2006 enflasyon hedefi belirlenirken yüzde 5'lik oranı iddialı bulmuştu. Erdoğan'a yakın çevrelerin aktarımına göre Başbakan, "Hedef, yüzde 7 olabilir. Altına inilirse başarı sayılır" demişti. Enflasyon hedeflemesinin ilk 6 ayda rayından çıkması, Merkez Bankası'nın "hesap verilebilirlik" adına kağıda kaleme sarılıp mektup yazması, bugün büyük handikap kabul ediliyor. Oysa Merkez Bankası cephesi konuya farklı yaklaşıyor. Ulus'ta genel kabul gören görüş şöyle: "Enflasyon hedeflemesinde doğru zamanı tayin etmek her zaman güçtür. Bundan sonra, şoklarla karşılaşmayacağımız bir yıl belki de hiç olmayacak. 2006 geçiş yılı oldu. Enflasyondan sapma halinde ne tür düzeltici önlemler alınabileceği görüldü. Saydamlığın nasıl işlediği test edildi. İlerleyen aylarda AB ile müzakerelerin askıya alınması olasılığına, Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin tercihlere piyasalar olumsuz tepki verir, döviz ve faiz tetiklenirse Merkez Bankası'nın ne yapacağı artık biliniyor." Enflasyon tartışmalarından sıyrılınca, gündem "piyasa dalgalanmasına" odaklanıyor. Dünya Bankası Türkiye Direktörü Andrew Vorkink tarafından, "sarsıntının atlatıldığı" ilan edilirken, yılın ikinci yarısında bizi bekleyen riskler neler? Ekonomi kurmaylarının bu kısa soruya yanıtı hayli uzun:
Öncelik, piyasaların istikrara kavuşturulmasında. kavuşturulmasında. Sonbahar Sendromu aşılıncaya kadar, belirsizlik bir iki ay daha devam edebilir.
Enflasyon sürprizinin yarattığı şaşkınlık henüz geçmiş değil. Özellikle hizmetler sektöründeki fiyat katılığına çare bulunması gerekecek. Bu yüzden enflasyon birkaç ay sabit çizgide gidecek.
Şirketlerin borç stoku sorunu daha fazla sorgulanacak. Merkez Bankası'nın, orta vade olarak tanımladığı 2007'deki yüzde 4'lük enflasyon hedefine ulaşması için kredibilitesini artırması beklenecek.
Kurdaki yeni dengenin cari açığı azaltıcı etkisine göre, olası dış şokların boyutu şekillenecek. Döviz borçlanması yerine Lira borçlanmasına ağırlık verilecek.
Ekonomik büyüme yavaşlayacağı için istihdam baskısı artacak. Tarım sektöründen gelen işgücünün yoğunluğu yüzünden işsizlik göstergeleri hemen iyileşmeyecek.
Siyasi istikrar vazgeçilmez değer kazanacak. Mayıs 2007'deki Çankaya Seçimi ile Kasım 2007'deki Genel Seçim, ekonomik istikrar üzerinde hayati rol oynayacak. İç ve dış piyasa aktörlerinin her an her vesile ile bahane aradığı bir süreci yaşayacağız. Bu koşullar altında sıkı mali politikalar temel kriter kabul edilecek. Seçime giden hükümetin mali politikaları sıkı tutma ve piyasa çalkantıları karşısında enflasyonu düşürme çabası sürekli sınanacak. Hedeflerden en ufak sapma, yeni dalgalanma ve yeni fatura olarak yansıyacak.