Özelleştirme İdaresi, henüz nihai yargı kararının çıkmamasını, "telafisi güç ve imkansız zararlar doğması" riskini gerekçe göstererek topu, siyasilere atarken yeni bir tartışma da başladı. İdare, yürütmeyi durdurma kararının gereğini bir ay içinde yerine getiremedi. Ayrıca Danıştay, ihale komisyonu kararının uygulamasını durdurduğu için bürokratik sorumluluğun ortadan kalkmadığı savunuluyor. Özelleştirme kurmayları "Koç Grubu'na yazı yazarak Tüpraş'ı istesek ağır sonuçları olurdu. Bu nedenle başkan sorumluluğu aldı" değerlendirmesini yaptı. Danıştay Genel Kurulu, Petrol İş Sendikası'nın açtığı dava üzerine 3 Şubat 2006'da açıklanan kararında, Tüpraş'ın yüzde 51'inin blok satışına olanak sağlayan 6 Nisan 2005 tarihli ÖYK kararının yürütmesi durdurmadı. Yani, özelleştirmeye vize verdi. Ancak Kurul, Tüpraş'ın yüzde 51'lik kamu hissesinin blok satış yoluyla özelleştirilmesine ilişkin 29 Nisan 2005 tarihli ihale şartnamesinin yürütmesi durdurdu. Bunun yanı sıra, ihaleyi sonuçlandıran 12 Eylül 2005 tarihli İhale Komisyonu kararı için de "yürütmeyi durdurma" verdi. Hukukçulara göre, siyasilerin ihaleyi onaylayan imzasını hukuka aykırı gören bir Danıştay kararı yok. Bu durumda, siyasilerin değil Özelleştirme İdaresi'nin işlemine karşı verilmiş yargı kararından söz ediliyor ve gereğinin yerine getirilmesi gerekiyor.
İDARE'NİN TEZİ
Özelleştirme İdaresi'nde ise ihale sürecinin 12 Eylül 2005'te teknik olarak bittiği, ihaleye ilişkin tüm karar ve belgelerin ÖYK'nın onayına tabi olduğu görüşü hâkim. İdare yönetimi, gerek Danıştaş 13. Dairesi'nin 25 Nisan 2006'da dosyayı esastan görüşecek olmasını gerekse devir işleminin siyasi onayla gerçekleşmesini kendilerine dayanak yapıyor. Bürokratlar, "Yarın siyasiler çıkıp, 'Bize sorulsa şöyle davranırdık' dememeli. Bu seçeneği ortadan kaldırmak istedik. Yoksa ateş topu bizim kucağımızda" bilgisini verdiler.