Davutoğlu başbakanlığındaki AK Parti'nin tek başına hükümet kuracak çoğunluğu elde edemediği 7 Haziran 2015 seçimleri öncesiydi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "diktatör" yaftası yapıştırmaya çalışan muhalefet medyası "saray" edebiyatına başlamıştı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu da "Saraydaki klozetler altın" iddiasını ortaya atarak, "diktatörü" sokakta devirmek için Güneydoğu'da hendekler kazan HDP'nin "Seni başkan yaptırmayacağız" şarkısına eşlik ediyordu.
Demirtaş'a ekranlarda saz çaldırılırken Sözcü'nün temsili altın klozet resimli manşeti okyanus ötesine kadar elden ele ulaştırılıyordu.
Tam o günlerde Show TV için Cumhurbaşkanı Erdoğan'la röportaj yapmak üzere Beştepe'deki Külliye'ye gittim. Röportaj öncesi Cumhurbaşkanı'na Kılıçdaroğlu'nun altın klozet iddialarını hatırlatıp tuvaletlerden görüntü alıp alamayacağımızı sordum.
"Tabii ki" dedi, hatta "Gel bakalım" diyerek bize eşlik etti. O dönem kanalın Genel Yayın Yönetmeni olan Ramazan Kurnaz, kameralar ve kalabalık bir heyet hâlinde Kılıçdaroğlu'nun altın dediği klozetleri görmek için tuvaletlere gittik
Tabii ki klozet altından falan değildi. Sıradan bir tuvaletti. İçeride bir de duş bölümü vardı. Cumhurbaşkanı'nın pirinç kapı kolundan musluklara kadar her şeyin piyasadaki ederini tek tek saydığını hatırlıyorum.
Ne var ki danışmanları, "Cumhurbaşkanı'nın burada görüntü vermesinin şık olmayacağını" söyleyip çekim yapmamamızı rica ettiler
Makul bir talepti, neticede tüm ekip cevabı gözlerimizle görerek almıştık.
Ama nafile... Altın klozet yalanı seçim kampanyasının ana teması oldu.
Bu anekdot da nereden mi çıktı diyorsunuz?
Değişen bir şey yok ki.
CHP'nin yerelde kazandığı başarıyla 2028 hayallerine dalan yandaş medyası, AK Parti'nin ikinci parti olarak çıktığı seçimlerin ardından bu kez de "yerel saraylar" edebiyatına başladı.
Derken AK Partili Sancaktepe Belediye Başkanı'nın makam odasında jakuzi olduğu iddiasını ortaya attılar. Suçlamaların odağındaki başkan dişli çıktı, kendi imkânlarıyla "Hodri meydan" dedi. İddia sahipleri bu kez de makam odasındaki jakuzi diye paylaştıkları fotoğrafın "temsili" olduğunu söylediler.
Medya diyorum ama aklınıza gazeteciler gelmesin. Tetikçiler sonunda, CHP'ye geçen belediyedeki başkan odasının fotoğraflarını yayınlamak zorunda kaldılar.
Jakuzili dedikleri makam odasının, tuvaletin resmini görüyorsunuz işte. Sıradan bir müdürün makam odasından hallice.
Değişen bir şey yok derken sadece CHP cephesinden bahsetmiyorum...
7 Haziran sürecinde ufukta beliren AK Parti- CHP koalisyonu için pozisyon alan bir kısım yandaş medya aktörleri nasıl altın klozet yalanına ilgisiz kaldılarsa bugün de arsızlığa özeleştiri ayağına cesaret veriyorlar.
Evet, Afyonkarahisar şehir merkezinde off road araçların üzerinden seçmeni selamlayan taşra siyasetçileri vs. çoğunluğu dezavantajlı kesimlerden oluşan AK Parti seçmenini de çileden çıkardı. Seçim sonuçları ortada.
Ne var ki bugün "mütevazılık" nutukları atan medyadaki ve siyasetteki aktörlerin, "Yarım kilo domuzu az önce gömdüm" diye Instagram fotoğrafı paylaşan görgüsüzler olduğunu da akıldan çıkarmamakta fayda var.
***
HİÇ BU KADARINI BEKLİYORDUM ASLINDA!
Bayramda Antalya'da bakım ihmalinden ötürü yaşanan teleferik faciasında ihmali olanların tutuklanmasına tepki gösteren CHP'liler cezaevi önünde çadır kurup eylem yapmışlar.
Bu kadar da olmaz diyenler var.
İstanbul'un göbeğinde 29 işçi, itfaiye raporu olmadan rüşvetle faaliyet gösteren bir gece kulübünde yanarak can verdi. Belediye CHP'li diye üç maymunu oynamadılar mı?
Teleferik faciası yaşandığında "Açılışını Binali Yıldırım yapmıştı" demediler mi?
Dolayısıyla ben Şahan'ın o meşhur GSM reklamındaki repliğini tekrarlıyorum:
"Hiç bu kadarını bekliyordum aslında!"
***
SELEKTÖR CEZASI
Düzce'de trafik polisinin radar uygulaması yaptığını selektörle diğer sürücülere haber vermeye çalışan 66 sürücüye toplamda 45 bin 540 TL ceza kesildi.
"Polis zaten uygulama sırasında radar var diye yola uyarı levhası koyuyor; koymak da zorunda. Çünkü radar denetiminin amacı tuzak kurup sürücülere para cezası kesmek değil. Yargıtay'ın bu yönde içtihadı da var. Sürücülerin birbirini yolda radar var diye uyarmaları neden suç olsun?" diye sormuştum.
Dün İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, radar denetimini haber veren 14 sürücüye kesilen trafik cezalarının iptal edildiğini açıkladı.
Aklın da hukukun da yolu bir. Zira kanunsuz ceza olmaz.