NATO Zirvesi öncesi Zelenski, İstanbul'daydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşme sonrası "Ukrayna'nın NATO üyeliğini destekliyoruz" dedi.
Ardından da Zelenski, ülkesine dönerken esir takası antlaşması kapsamında Türkiye'de tutulan Azor taburu isimli Neo Nazi örgütünün liderlerini de beraberinde götürdüğünü ilan etti.
Son olarak da Vilnius'ta zirveden bir gece önce yapılan mini zirvede Erdoğan, İsveç'in NATO üyeliğine yeşil ışık yaktı.
Tüm bunları alt alta dizince ister istemez akla "Putin ne yapacak?" sorusu geliyor.
Kendisi henüz konuşmadı ama sözcüsü Peskov'un, hislerinin tercümanı olduğunu ve işini çok iyi yaptığını biliyoruz.
Peskov "Türkiye'yi anlıyoruz" diyor.
"Türkiye'nin NATO'ya karşı sorumlulukları olduğunun, iki ülkenin uzlaşı ve çelişki alanlarının, nerede ortaklaştığımızın nerede ayrıştığımızın farkındayız, hayalci değiliz" diye ekliyor.
Kremlin'in soğukkanlılığı yeni bir durum değil. Ankara'da Büyükelçileri Karlov'u nerenin ajanı olduğu malum bir FETÖ'cüye vurdurduklarında da, Davutoğlu döneminde uçakları düşürüldüğünde de ne olup bittiğini hepimizden önce anlamışlardı.
Şimdi de Erdoğan'ın Batı ile ilişkilerini koparmamasının, Rusya ambargolarına ortak olmamak gibi özgün tercihlerine imkân tanıdığını görüp hamaset yapmıyorlar.
Tıpkı Zelenski, İngiltere, AB ve büyük patron ABD'nin, Erdoğan'ın bu fiili pozisyonunu, tahıl koridoru ve esir takası gibi meselelerden ötürü kabul ettikleri gibi.
***
DENGE POLİTİKASI BU COĞRAFYANIN KADERİDİR
Osmanlı'dan beri bu topraklarda denge politikasıyla var olduk.
Profesör Fahir Armaoğlu bu süreci kaba hatlarıyla şöyle tarif eder:
1700'lerin sonundan 1800'lerin son çeyreğine kadar Rus tehlikesine karşı İngiltere'ye dayandık...
Daha sonra, Birinci Dünya Savaşı bitene kadar da Rus ve İngiliz tehdidine karşı Almanya'ya yaslandık...
Atatürk döneminde, 1920-1936 arası, Batılılara karşı sırtımızı Sovyet Rusya'ya verdik.
Ve faşist İtalya'ya karşı İngiltere'yle 10 yıl süren bir yakınlaşmanın ardından, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ABD ile "beraberiz".
Sonrasını yaşıyoruz işte.
Eskinin yıllarının güne eşitlendiği anlık dünyamızda varoluşumuzun asgari koşulu olan tarafsızlığımızı korumaya çabalıyoruz.
***
ULF KRİSTERSSON'DAN DAHA MUTLUSU YOKTU
NATO Zirvesi'nden kimin ne umduğu tartışılır ama mutluluğu karelere en çok yansıyan şüphesiz İsveç Başbakanı Kristersson'du.
***
OBEZLEŞİYORUZ
Oxford Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada dünyanın en çok besin tüketen ve obeziteye yatkın ülkeleri listelenmiş.
Yok, ilk sırada ABD yer almıyor. Birinciliği Bahreyn'e kaptırmışlar.
Türkiye ise depar atıp 3 bin 762 kalorilik tüketimiyle 184 ülke arasında ilk 5'e yerleşmiş.
Uzmanlar normalde 2000 kalorinin aşılmamasını tavsiye ediyorlar. Kalori saymak ne kadar doğru bilmiyorum ama bence bu tabloda hareketsizlik de aşırı tüketim kadar etkili bir faktör.
***
ÜMİT ÖZDAĞ'A BU YAPILIR MI SAYIN ESAD?
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, yardımcılarından oluşan heyetle birlikte Suriye'de savaşın bittiğini göstermek ve çeşitli temaslarda bulunmak üzere Şam'a doğru yola çıkmış.
Gelin görün ki Özdağ'ın ülkeye giriş vizesi Suriye hükümeti tarafından iptal edilmiş!
Buyurun buradan yakın.
Yakıştı mı Sayın Esad?
Ümit Bey yıllardır dişini tırnağına takmış, yönetiminizden kaçıp Türkiye'ye sığınan Suriyelilerin ülkelerine gönderilmesi için çabalıyor. Adeta bir Suriye milliyetçisi gibi.
Yoksa siz de mi istemiyorsunuz Suriyelileri?
Bir yanlışlık olduğuna inanmak istiyorum.