Hiçbir seçim öncesi Erdoğan seçmenini bu kadar motive olmuş hâlde gördüğümü hatırlamıyorum.
Genel olarak CHP'ye, muhalefete yakın olan arkadaşlarımdan bile Erdoğan'ın en rasyonel tercih olduğu, işleyen çarkların onsuz dönmeyeceği türünden samimi tespitler işitiyorum.
Seçmen, Erdoğan'ın çok büyüttüğü ve şıkır şıkır işlettiği devlet aygıtının birbirine taban tabana zıt 7-8 başlı bir yönetim tarafından idare edilemeyeceğini, üstüne fena çökeceğini hesap ediyor.
Ekonomik sıkıntılara, işini becermeyen, Erdoğan'ın temsil ettiği misyonla uzaktan yakından alakası olmayan kimi kadrolara ve bazı uygulamalara dair eleştirileri yüzünden yorganı yakarsa, karakışta bugününü mumla arayacağını iliklerine kadar hissediyor.
Kabinesini topyekûn milletvekili adayı olarak sahaya süren, çeperi yenileyen Erdoğan'ın değişim iradesini kaybetmediğini, çözümün yine onda olduğunu biliyor.
Özetle, 14 Mayıs'ın Türkiye için hayat memat meselesi olduğunu görüyor.
Yalnızca miting meydanlarında kırılan rekorlara bakarak söylemiyorum bunu...
Özellikle büyük kentlerde, mahalle baskısı nedeniyle işyerinde, sohbetlerde AK Parti seçmeni olduğunu gizlemek zorunda kalan insanların tercihlerini coşkuyla ifade ettiklerine şahit oluyorum.
Evet, bu motivasyonun en önemli sebebi de bu değil mi aslında?
Doğru bulduğu, desteklediği "fikir" iktidarda olan çoğunluk, pek çok iyileşmeye rağmen hâlâ bu ülkede azınlıkta gibi yaşıyor.
Hâliyle, bu ortama bile şımarıkça "diktatörlük" diyenlerin işbaşında olduğu bir Türkiye'de nasıl bir yaşamın kendisini beklediğini rahatlıkla tahayyül edebiliyor.
***
KAHROLSUN PARTİSİZ ÜNLÜLER!
"Yalakadan sanatçı olmaz" diyen Kılıçdaroğlu'nun oyuncularını, şarkıcılarını, meşhurlarını görüyorsunuz değil mi?
Kılıçdaroğlu'nun seçim kampanyasına destek vermeyen meslektaşlarını isim isim ifşa edip açık açık tehdit ediyorlar, hedef gösteriyorlar.
"Halka rağmen devrimciler" ya, hepsi olmuş başımıza birer, "Kahrolsun partisiz yazarlar" diye slogan atan Lenin. Aralarında Stalin'ler bile var.
"Rahmetliler", ekseriyeti ağzı açık Batı hayranı bu küçük burjuvaları görse en iyi ihtimalle "terbiye" olsunlar diyen Gulak'a gönderirlerdi, o ayrı konu ama, bu cevvalliğin, acarlığın bir sebebi de vasatlıkları.
Cem Karaca'nın dediği gibi söylersek, "Pop star mop star, Edirne'den sonra kim star" hâlleri.
Üretmeyince ne yapsınlar, ağızlarına vuruyor işte.
Düşüncesi, iradesi namusu olan, sürüye uymaya değil özgün takılmaya cüret edebilen sanatçılar, üzerlerindeki kabaca estetize edilmiş bu tahakkümü ne zaman kıracaklar?
***
KEMAL BEY'İN DÜŞMAN BAŞINA DOSTLARI
Kılıçdaroğlu'na oy ver çağrısı yapmayan PKK yöneticisi, firari FETÖ'cü, Okyanus ötesinden, Avrupa başkentlerinden, Londra illerinden para babası kaldı mı?
Uzatmayacağım... Son örnek sanırım Kemal Bey'in 6+...'lı iktidarını dört gözle bekleyen çevrelerin iştahını özetlemek için fazlasıyla yeterli olacaktır.
Düşünebiliyor musunuz, finans çevrelerinin "saygın yayın organı" The Economist, kurumsal Twitter sayfasına fon olarak "Erdoğan gitmeli" sloganını yerleştirebiliyor.
"Böyle dost düşman başına" derler ya, dostlarımızla iktidara geleceğiz diyen Kemal Bey'inki o hesap...
İktidar için "sana söz" dediği çevrelere "Desteğiniz olmaz olsun" diyemediği için rakibi Erdoğan'a yarıyor diye sessizce fısıldıyor.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz