Alevilerin Osmanlı döneminde otoriteyle olan sorunları Cumhuriyet döneminde de çözülemedi.
İnanç ve ibadet özgürlüklerinin kısıtlandığı Devrim Kanunları'ndan onlar da nasibini aldılar.
CHP'nin tek parti yönetimindeki yeni Cumhuriyet, 1937-38 arasında en büyük askeri operasyonlarından birini Alevilerle özdeşleşen Dersim'e yaptı. Adı Tunceli'ne çevrilen bölgede büyük acılar yaşandı. Sürgünün izlerini bugün Anadolu'nun her köşesinde görmek mümkün.
Sebepleri ayrı bir tartışmanın konusu ama Aleviler ve devlet arasındaki kopuş yıllarca provokasyonlara alet edildi.
12 Eylül'e giden yolun taşları döşenirken Çorum'da, Kahramanmaraş'ta Alevilere yönelik kör kör gözüm parmağına kanlı senaryolar devreye sokuldu. Türkiye'deki yönetimi "generalleriyle" belirlemeye çalışan ABD, Alevilik- Sünnilik üzerinden kontrollü bir iç savaş çıkartmaya çalıştı.
Darbelerin, faili meçhullerin, siyasi suikastların, terörün tırmandırıldığı 90'ların karanlık günlerinde de Alevileri atlamadılar. Hançeri göğsümüze Sivas'ta sapladılar.
Bereket ne yapsalar da sistem ve Aleviler arasındaki ayrışmayı topluma yayamadılar.
Fakat "Şeriat gelecek" korkusuyla denize düşen Alevilerin orduyla birlikte rejimin asli unsuru olan CHP'ye sarılmasını başardılar.
Çok partili hayata geçildiğinde "ceberut rejim" karşısında halkçı Demokrat Parti'ye yönelen Alevileri CHP'nin hazır oy deposuna dönüştürdüler.
"Kum havuzunun" dışına çıkmayan sağ partiler de Alevileri az iteklemedi tabii...
Fakat bu günler geride kaldı.
Eski korkulara, paranoyalara artık Türkiye'de, bugünün dünyasında yer yok.
Aleviler bir an önce sıkıştırıldıkları alandan çıkmalılar... Tembelleşen partilerin konforunu bozup ve özgürlüklerde yarışan demokratik bir ortam için siyasete dinamizm katmalılar.
Zamanı gelmedi mi?
***
ERDOĞAN BİR YARAYI DAHA SARIYOR
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün, 4 cemevinin açılışı, 7 cemevinin de temel atma töreninde Alevi vatandaşlarımızın yıllardır dile getirdikleri taleplere yönelik devrim niteliğinde kararlar açıkladı.
1585 Cemevi ziyaret edilerek sorunlar dinlenmiş. Bu çalışmalar sonucunda öngörülen hedeflerden bazıları şunlar:
Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde "Kültür ve Cemevi Başkanlığı" kurulması. Tüm cemevlerinin yönetimini bu başkanlığın yürütmesi.
Alevi-Bektaşi inancının önderlerine Kültür ve Cemevi Başkanlığı'nda isterlerse kadro verilmesi.
Cemevlerinin aydınlatma, içme ve kullanma suyu yapım onarım ve bakım giderlerinin karşılanması, imar planlarındaki tüm sorunlarının çözülmesi.
Alevileri tekelinde gören CHP "Bunlar seçim yatırımı" diyor.
Bu tavırla hem Alevilerin siyasi reflekslerini hem de hayatıyla siyaseti uzun vadeli bir perspektifle yürüttüğünü kanıtlayan Erdoğan'ı da küçümsüyorlar. Yine hata yapıyorlar.
Öyle ya girdiği her seçimi kazanan Erdoğan'ın, kemikleşmiş tarihsel ayrılıkları ortadan kaldırmaya soyunmanın bugünden yarına oy getirmeyeceğini bilmediğini mi sanıyorlar?
Erdoğan zaman zaman tabanının tepkisini göze alıp cesur reformlara soyundu. Seçmenin reflekslerini dönüştürdü. Bugüne kadar çoğunluğu oluşturdukları halde sistematik olarak ötekileştirilen toplum kesimlerine, dindarlara, Kürtlere, azınlıklara... merkezin kapılarını açtı.
Sol- sağ kutuplaşmasına ve Türk-Kürt ayrışmasına zemin oluşturan yılların resmi devlet politikalarını revize etti.
Bu vizyon sayesinde de kıyılara sıkışmış siyasi rakiplerine nal toplatıp Türkiye'nin dört bir yanından, her kesimden oy alan bir lider oldu.
Şimdi de tarih boyunca toplumsal birliğimizi ve bütünlüğümüzü bozmak için açılan yaralardan birini daha sarıyor, Alevilerin kemikleşmiş sorunlarını masaya yatırıyor...
Eteğinde taşı olan masaya buyursun ya da gölge etmesin.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz