Ülkedeki yabancıların bir kısmı için tehciri savunmak için parti kuran Ümit Özdağ, "Merkez biziz, herkes kendi konumunu buna göre belirlesin" diye nutuk atıyor.
Evet, Özdağ'ın temsil ettiği yabancı düşmanlığı hakikaten yeni merkez.
Yalnızca, enflasyon yüksek diye Avrupa ülkelerine göçme hayalleri kuranların, Suriyelilere "Varil bombası yüzünden mi ülkenizden kaçıyorsunuz" diye sorduğu Türkiye için değil...



Küresel ekonomik türbülans yüzünden yükselen yabancı düşmanlığı tüm dünya özellikle de çağdaş dünyada sıradanlaştı.
Bakın... İspanya'nın Fas'taki bölgesine iltica etmeye çalışan ve vahşi hayvanlar gibi öldürülen insanlar için gıkı çıkıyor mu modern medeniyetimizin?
Onlarcası katledildi, yaralılar için ambulans bile çağrılmadı. Ölmeleri için yerde bekletildiler, o halde dövüldüler...
Üstelik İspanya'nın solcu başbakanı Pedro Sanchez SS subayları gibi katliamı yöneten güvenlik güçlerine teşekkür etti.
Sosyal medyada "kara derilileri" öldüren İspanyol polisine övgüler düzen "feyz alalım" diyen bizim yerli malı faşistler acaba öldürülenler beyaz Ukraynalılar olsalardı yine bu kadar acımasız olurlar mıydı?
"Yabancı düşmanı değillermiş ama Suriyelilerin misafirliği fazla uzamış..." falan.
Hadi oradan düpedüz ırkçısınız, kemiksiz faşistsiniz.
İnsanlık ailesinin düşmanısınız.
Orada da burada da...
Dün de bugün de...

***

PARANIZLA REZİL OLMAYIN
Bloomberg'den Gözde Kuyumcu isyan ediyor:
"Kızımın pasaportunda KKTC giriş damgası olduğu için Yunanistan'a alınmadık. Saatlerdir bekletiliyoruz. Yunan polisinin muamelesi berbat, konuşturmuyorlar, konuşmada ısrar edince ite kaka ofisten çıkarıldım, kendi pasaportumda KKTC girişi bulunmamasına rağmen yine de deport edildim."



Herkes Kuyumcu'ya "Bilmiyor muydun" diye akıl veriyor ama belli ki iki ülke arasındaki gerginlik Yunan polisini daha da sertleştirmiş.
Yaz geliyor, Yunanistan'a tatile gitmeyi düşünenler bu tür tacizlere hazırlıklı olmalılar.
Ayrıca euro olmuş 17 küsur... Nereye gidiyorsunuz?

***

LÜZUMSUZ
İETT'ye ait birkaç otobüs, gençler gelip spreyle boyasın diye Yenikapı etkinlik alanına çekilmiş.
"Sefer sayıları az, otobüsler tıklım tıklım, bakımsızlıktan sık sık arıza yapıyorlar yolda kalıyoruz" diye yakınan İstanbullular gülüyorlar.
Üstelik otobüsler boyanmamış da sanki tahrip edilmiş...
Belli ki bir yerlerden aklınızda kalmış ama grafiti bu değil beyler, bayanlar.



Çağdaş bir sanat mıdır değil midir tartışılıyor ama bu eserlerin anlamsal bir bütünlük taşımasına, ahenkli olmasına engel değil.
Belediyenin başka işi yoksa, illa heves ettiyseniz, çağırırsınız profesyonelleri, onlar da katılımcılara bu işin nasıl icra edileceğini gösterirler değil mi?
Hatta o otobüsleri grafiti yapılmış halleriyle kullanırsınız da.
Yok, profesyoneller derken Gezi'de yakıldıktan sonra üzerlerine grafiti çizilmiş otobüslerin, basın araçlarının önünde poz veren bizim foncu gazetecilerden bahsetmiyorum.
Bildiğiniz grafiticiler canım.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz