Petrol satın almak isteyen ülkeler, kuruluşlar, karşılığında ticarette taraf olmayan ABD'nin dolarını vermek zorunda.
Doların başlıca rezerv para olmasını sağlayan ve petrol-dolar denen bu dayatma, 1970'lerde evrensel bir ticari kural oldu...
Dönemin ABD yönetiminin doların karşılığını altın olarak vermeyeceği anlaşılınca, Suudi kraliyet ailesini devirmekle tehdit ettiler... Petrolü yalnız dolarla satacaklarını taahhüt eden bir anlaşma imzalattılar.
ABD'nin himayesine girmeyi başaran Suudların rakibi olan diğer OPEC ülkeleri de "seve seve" petrol karşılığı olarak sadece dolar kabul eder oldular.
O gün bugündür milyonlarca insanın hayatına mal olan kanlı düzenin mekaniği basit...
ABD petro-dolar hegemonyası sayesinde enflasyon kaygısı olmadan (savaş gemilerinde bile!) karşılıksız para basıyor. Aşırı finansallaşma balonu patlama sınırına gelince patlatacağı savaşı finanse ediyor...
Petrol satan ülkeler de kabak başlarına patlamasın diye petro-dolar gelirlerini ABD hazine bonolarına yatırarak çarkı daha da hızlandırıyor.
Herkes memnun; daha doğrusu olmak zorunda.
***
Rahatsız olanın, biat etmeyenin başına ne geldiğini biliyoruz.***
"1 rubleyi 1 sent yapacağım" diyen Biden'ın rublenin hızla değer kazanmasını ıslık çalarak karşılamasına bakmayın... Mecbur müşteri pozisyonundaki Fransa ve Almanya'nın "Şantajı kabul etmiyoruz" demesine de...
O Rus gazını el mecbur alacaklar.
Dahası...
ABD'nin 50 yıllık hegemonyasını yıkma potansiyeli taşıyan bu hamle küresel bir devrimi ateşleyebilir.
Zira Putin'in adımı, Çin'le yuan üzerinden petrol ticaretine yeşil ışık yakan Suudi Arabistan'ı cesaretlendirebilir... Hindistan'ı da... Tabii ki ABD'nin Afganistan'da kestaneyi çizdirmesinin ardından bölgede yeni hami arayışına girişen diğer OPEC üyelerini de.
Putin direnebilirse dünya gerçekten beşten büyük olmaya çok yaklaşır.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz