Ukrayna Savaşı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 15 Temmuz sonrası Türkiye için çizdiği perspektifin rasyonel bir tercih, en makul yol olduğunu açıkça ortaya çıkardı.
Uzun uzun anlatmaya gerek yok...
Sadece, içeride muhalefet "Ne gereği var, bizi kim vuracak, Saray'ı mı koruyacak?" diye sorarken, ABD ile gerginliği göze alarak talep edilen S-400 savunma sistemlerinin nasıl kıymete bindiğine bakmak bile yeterli.
Neredeyse, yaptırımlarla ve F-35 programından çıkartarak cevap verdikleri S-400'leri aldığı için Erdoğan'a teşekkür edecekler...
Geçtiğimiz gün "Sadece dünya ekonomisinde değil, dünya genelinde bir dönüm noktasındayız" diyen ABD Başkanı Biden'ın şu sözleri de Erdoğan'ın Türkiye'yi hazırladığı küresel ortama dair ciddi ipuçları veriyor:
"Artık bir şeylerin değişme zamanı geldi. Yeni bir dünya düzeni kurulacak ve biz buna önderlik etmeliyiz!"
Evet, ortalık toz dumanken, yanıbaşımızda roketler patlarken, ittifaklar sarsılırken, sınırlar değişirken, dünya bir kez daha "şekillendirilirken" içeride muhalefet yandaş basın Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü Osman Uzun ile meşgul...
Genel Müdür'ün "Bizim fiyatlar çok düşüktü, piyasanın yüzde 66 daha altında bir fiyatımız vardı. Bu nedenle çok uzun kuyruklar oluşuyordu. Bu nedenle biz fiyatı artırdık ama yine de piyasaya göre yüzde 15 daha düşük bir fiyat var" şeklindeki sözleri üzerinden küresel kıtlık gündemini "yerelleştiriyorlar".
Tek örnek bu değil elbette...
Bürokratların benzer açıklamalarıyla, Erdoğan'ın topyekûn ortaya koyduğu aklın kamuoyunun her kesimine verdiği güveni, morali zedeliyorlar.
Yaparlar!
Eleştirsek de kızamayız.
Muhalefetin işi bu...
Bence asıl sorun, bu beyefendilerin nasıl olup da böyle cümleler kurabildiği.
Meşhur olmak için olabilir diyeceğim ama kim böyle bir şöhretin faydası olacağını düşünebilir ki?
İnanın, bu soruyu, sorunu tartışmayı atlayıp "Pireyi deve yapıyorlar" diye muhalefetten yakınmanın hiçbir anlamı yok.
***
ATEŞİ BOL OLSUN!
8 Mart etkinliklerinde, "Ukrayna ile Rusya'nın oturduğu müzakere masasında kadın olsaydı bu savaş olmazdı" diyen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na "Hangi kadın?" diye sormuştum.
Devam ediyorum. Lütfen dikkat buyursun...
Madeleine Albright, 84 yaşında yaşamını yitirmiş.
Evet, ABD'nin ilk kadın Dışişleri Bakanı'ydı Albright.
Ve "kadın eli değen" bakanlığı döneminde hanımefendi şu sözleriyle hafızlarımızda yer etmişti:
"Irak'ta 500 bin çocuk öldürdük, öyle gerekiyordu!"
Başka sözüm yok.
***
BİR İNSAN ZATEN NEDEN NATO'CU OLUR Kİ?
Kimi yazarlar köşelerinden, "Bir insan nasıl Putinci olur ya" diye söyleniyorlar...
"Rusya'nın tarihsel haklılığını" en az Peskov kadar heyecanla anlatan yorumculara zaman zaman ben de şaşırmıyor değilim.
Ama tabii ki krizde NATO'cu olanlara hayret etiğim kadar değil...
Çünkü bence cevabı daha ilginç olabilecek soru, "Bir insan Türkiye'de yaşayıp da nasıl NATO'cu olur?"
Dün gazetelerde yer alan, NATO'nun patronu ABD ordusuyla ilgili şu haber, düşünürken bize yardımcı olur sanırım:
"FETÖ, ABD ordusuna da sızmış. Örgütün elebaşı Fetullah Gülen'le doğrudan bağlantılı olan Nizamettin Gül'ün, Pentagon'un en önemli birimlerinden birinde binbaşı rütbesiyle, biyoterör uzmanı olarak görev yaptığı ortaya çıktı."
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz