Ermenistan- Azerbaycan savaşında göz dolduran Türk SİHA'ları, Ukrayna-Rusya mücadelesinde daha da öne çıktı. Tüm dünyada konuşuluyorlar.
Hal böyle olunca SİHA'ları üreten Bayraktar Holding'e AK Parti döneminde İBB'den kaynak aktarıldığını yalanına yayan Bylock İsmail bile tornistan yapıp yanlıyor. Dışarıda SİHA'lardan övgüyle bahsedildiğini şaşkınlıkla gözlemlemiş!
Bence SİHA'ları üretim yerinde inceleyip görüşlerini aktaran Ertuğrul Özkök'ten manevra dersleri de almalı...
Zira başka şansları yok... Bu başarıya direnmek anlamsız. Baksanıza HALK TV'den patronları Kemal Kılıçdaroğlu da su koyuverdi. Şöyle söylüyor:
"Ben o SİHA'ların yapıldığı fabrikayı Erdoğan'dan önce gezmiş, baba oğul Bayraktarları Erdoğan'dan önce desteklemiş biriyim!"
Vay be! Ama şimdi kafamız karıştı... O halde Bayraktar Holding 2018 yılında neden şu açıklamayı yapmış ola ki:
"Kemal Kılıçdaroğlu'nun iftiralarına ilişkin açılan davada Mahkeme, Yön. Kur. Başkanımız Özdemir Bayraktar'a 60.000 TL tazminat ödenmesine hükmetmiştir. Bu tazminatı şehit ailelerimize bağışlayacağız."
Kaldı ki SİHA'ları Bayraktarlar gibi başarılı, cesur, zeki müteşebbislerin "tutmuş ticari yatırımı" olarak değerlendirmek meseleyi fazlasıyla küçümsemek olur.
Çünkü bugün siyasi meczuplar hariç Türk halkının arkasında durduğu SİHA'lar, bir silahtan çok öte bağımsızlaşmanın, ulusal güveni yeniden kazanmanın sembolü.
Tıpkı Fukuyama'nın dediği gibi, "Türklerin dünya çapında kara gücünün doğasını değiştirdiğinin" uluslararası arenada kabul görmüş göstergelerinden...
Türk milli savunma sanayinin tarihi de Bayraktarlara öncülük eden ve bedelini canıyla ödeyen mucitlerle, müteşebbislerle dolu.
Ne yazık ki hiç birinin arkasında Erdoğan gibi savunma sanayini yerlileştirme iradesi gösterip bu yolda kelle koltukta ilerleyen bir liderin desteği yoktu...
Dahası biçareler ABD'den gelen "uçak üretmeyin süt tozu verelim" tekliflerini kabul eden yöneticilerin engellemeleriyle uğraşıyorlardı.
Öyle ki ilk yerli savaş fabrikamızı kuran Nuri Killigil 1949 yılında şüpheli bir patlama sonucu hayatını kaybedince cenaze törenine ne dönemin Cumhurbaşkanı katıldı ne başbakanı!
Cumhurbaşkanı Erdoğan'sa kabinesiyle Teknofest'leri bile kaçırmıyor.
İşte bu yüzden Bild "Türk SİHA'ları Karabağ Savaşı sırasında Erdoğan'ın katil dronu"ydu. Ukrayna da 'umudun silahı'na dönüştü" manşetiyle çıkıyor Kemal Bey...
Ve yine bu yüzden halkımız size ve SİHA'ların terör operasyonlarını izlemeye memur edilmiş, Wikileaks belgelerinde "TR705" koduyla anılan vekillerinize "gölge etmeyin yeter" diye söyleniyor.
***
HINCAL ULUÇ'UN GERÇEK GÜNDEMİ AHMET HAKAN'IN KEDİSİNİN BİLİNÇALTI
Bazılarımız hala sosyal medya ve konvansiyonel medya diye birbirinden ayrı bağımsız mecralar olduğunu düşünüyor.
Onlara göre sosyal medya gereksiz, saçma sapan, düzeysiz, sanal gündemlerin hakimiyetinde ve konvansiyonel medyanın "gerçekliğini" zehirliyor.
Kendilerine katılmıyorum...
Artık belirgin bir ayrım söz konusu değil. Örneğin Sabah'ın İBB'nin Dolmabahçe güzergahında kestiği yüzlerce ağaçla ilgili haberi sosyal medyanın gündemiydi.
Ayrıca sosyal medyada bizlerin çalıştığı klasik medya gibi. Orada da her şey var.
Ukrayna-Rusya savaşıyla ilgili farklı tezleri sorgulayan, yaratıcı, öğretici yorumları da okuyabilirsiniz... Tanımadığımız ünlülerin flört haberlerini de...
Tıpkı bizim gazetede, Hıncal Uluç'un ifadesiyle söylersek benim gibi Twitter'ın gündemine esir olmuş yazarların yanı sıra... Ahmet Hakan'ın kedisi Sekter'in psikanalizini yapan kitabın tanıtımına tam sayfa ayırıp Türkiye'nin, okurun "gerçek gündemini" yakalayan Hıncal abiyi de okuyabildiğiniz gibi...
Tercih tamamen size kalmış.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz