"Rıza Baba, herif pisliğin teki çıktı" repliğiyle hafızalara kazınan Arka Sokaklar dizisindeki bir bölüm çok tartışılıyor.
Zira Rıza Baba, Twitter'da tartıştığı hastalarını "Hastanede elimize düşersin sen..." diye tehdit eden "sorsan Hekim" Bengi Başer gibi tam bir aşı komiseri çıktı.
Şöyle ki:
Dizide babacan polis şefini oynayan Rıza Baba'nın ekibi, okulda çocuğunu aşı yaptırmak istemeyen veliler ile aşıcı ebeveynlerin kavgasına müdahale ediyor...
Ardından bir basın açıklaması yapan Rıza Baba, "Aşı olmayanlarla da tıpkı virüsle mücadele eder gibi mücadele edeceğiz" diyor.
diyor. Twitter'da tepki çığ gibi...
Bence senaristler istedikleri etkileşimi aldılar.
Bir dahaki bölümde dengeyi sağlamak, Rıza Baba'nın babacanlığına halel getirmemek için Abdurrahman Dilipak'ı konuk oyuncu alsınlar.
Ne bileyim, uydurulur bir şeyler... Polis, Dilipak'ı aşı karşıtı Maltepe Mitingi'ne "aşıları olmadığı" için almasa mesela...
Abdurrahman Bey de çıkartıp şak diye aşı kartını polisin alnına dayasa.
Bunu gören aşı karşıtı göstericiler, hocanın üzerine yürüse...
Sonra aşı kartının sahte olduğu ortaya çıksa...
Arka Sokaklar seyircisine göre çok mu karmaşık?
Yok be, son iki yılda gerçek hayatta nelere inandık, bunu mu yemeyeceğiz?
Deneyin görün.... Reytinge reyting demezsiniz vallahi.
***
ÖĞRENCİLERE YARADI
Yurt bulamıyoruz diye parklarda oturan gençlerin eylemi öğrencilere yaradı.
Valilikler, belediyeler kentlerine gelen öğrencileri otogarda özel araçla karşılıyorlar...
Bir ilgi bir alaka ki anlatamam.
Ben de 90'ların sonunda üniversitedeyken harç eylemlerine katılmıştım.
Arkadaşlarımla birlikte yaka paça gözaltına alınıp yargılanmıştık.
Üstelik de o sene harçlara ekstradan zam gelmişti.
***
HOCANIN DEDİĞİNİ YAP, YAPTIĞINI...
Sosyal medyada ara sıra yurt dışı uçak bileti fotoğrafını paylaşan gençler görüyorum. Altına da klişe haline gelen "Türkiye bir mühendislik mezununu kaybetti. Kanada bir motokurye kazandı" türünden şeyler yazıyorlar.
Sonrasında başlıyor kavga.
Hayatı Green Card çekilişinde geçmiş, Bulgaristan vatandaşlık dağıtsa Kapıkule'de sabahlayacak tipler "Vah vah ülkenin geldiği hale bak" diye yakınıyor.
Kimileri de sinirlenip Cemil Meriç'in "Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını yaşanmazlaştıranlardır" sözünü tekrar ediyor.
Bu yıl binlerce zehir gibi gencin projeleriyle katıldığı Teknofest'te deneyimlerini paylaşan Nobel Ödüllü Profesör Aziz Sancar da konuya girdi.
Gençlere "Zorluklarla karşılaştığınızda, işler iyi gitmediğinde inatçı olmalısınız. Yurt sevgisi çok önemli. Yurt dışına gidin ama gittikten sonra geri dönün" diye nasihat etti.
ABD'de yaşayan Sancar ardından "Benim gibi yapmayın" diye ekledi tabii ki.
Ben bu ergenlerin "Giderim ha" blöflerinin de büyüklerin "Sakın ha" telaşlarının da abartıldığını düşünüyorum.
Geleceğini başka coğrafyalarda gören gider.
Tıpkı komşu ülkelerden onca gencin daha yaşanılır buldukları Türkiye'yi tercih etmesi gibi.
Öyle ya, sadece şu son on yılda Suriye'nin kaç mühendislik, doktorluk vs. öğrencisi kaybettiğini, Türkiye'ninse kaç motokurye kazandığını düşündünüz mü?
Yunus Emre'nin dediği gibi, "Gelen geçer, konan göçer, nasip oldukça yer içer."
Gönlü bilir, isterse çıktığı kabuğa geri döner.
Kaldı ki dediğimi yapın, yaptığımı yapmayın diyen Aziz Hoca gibi dönmese ne olacak?
Onun gibi, yüreği, aklı, enerjisi memleketiyle birlikte olduktan sonra...