Bütün siyasilerin hedefi, 1997-2012 arasında doğanları kapsadığı söylenen "z" (zoomers) kuşağı.
Ancak ortada, artık genç görünce "Sevgili Z kuşağı kuşağı" diye söze başlayan siyasilerimizin sandığı gibi homojen bir kitle yok.
Zira, "Z kuşağı sorgulayıcı, özgürlüğüne düşkün, araştırmacıdır" türünden dillere pelesenk olan güya sosyolojik kabuller de ancak burç yorumları kadar bilimsel.
Bugün Z kuşağı diye sınıflandırılan kardeşlerimizle aynı yaş aralığında olduğu zamanları düşünün...
Ben 1979 doğumluyum. Kataloglarda, X kuşağının sonuyla, Y kuşağının başı arasında bir yere "tarihleniyorum."
Çocukluk ve gençlik arkadaşlarımın hepsi de farklı farklı özelliklere sahipti.
Aklı başında olanımız da vardı serserimiz de...
Kimi siyasetle ilgiliydi kiminin tek dersiyse futboldu.
Aramızda, kitap okuyarak eğlenen kadar, kütüphaneye gidenle "inek" diye dalga geçen de vardı...
Bazılarımız içine kapanıktı bazılarımız yedi kralla barışık.
"Şu bizim kuşağın ortak özelliğidir, biz şöyleydik" diyebileceğim tek bir nesnel kategorizasyon yapamıyorum.
Z kuşağı sayıldığımız günlere bugünden dönüp bakınca net olarak tek söyleyebileceğim, çocuk olduğumuz. Öngörülemeyen, hormonlarının kontrolünde toy insanlardık işte...
Tıpkı şimdi, farklı farklı dünyaları, kişilikleri olduğu halde bir kefeye konulup beklentileri, hayalleri es geçilen kardeşlerimiz gibi.
Dolayısıyla, torun torba sahibi parti liderlerimiz Z kuşağını kafalayacağız diye girdikleri Tiktok, Twitch gibi mecralarda "çocuk taklidi" yaparken dozajı iyi ayarlamalılar...
"Boomer" danışmalarının önlerine koyduğu Z kuşağı profiline şirin görünmek uğruna, çocukları youtube adresine çekmek için sululuklarla çıkış yapan Cüneyt Özdemir'den rol çalmamalılar.
Unutmayın, halinize güldürmeyi başardığınız gençlerin mutlaka oyunu da alacağınızın hiç bir garantisi yok.
Z kuşağının oyunu almaya giderken evdeki aklı başında seçmenin gözünden düşmek de cabası.
***
KEMAL BEY YİNE BİR OYUN YAPMASIN!
Kemal Kılıçdaroğlu bir gün propaganda filminde boy gösteriyor...
Ertesi günse bir Twich yayınında "Aramızda kalsın, Erdoğan benden çok korkar" diye Z kuşağının yüzüne yüzüne espriler patlatıyor.
Kılıçdaroğlu'nun bu performansını 2023'te cumhurbaşkanı adayı olacağına dair ciddi bir gösterge olarak kabul edenler çoğunlukta.
Galiba haklılar da...
Çünkü Kemal Bey, "Beni size kötü gösterdiler. Geçen 10 yılımı unutalım. Beni yeniden doğmuş gibi kabul edin" mesajlarından bir adım öteye geçti.
Artık açıkça, "Z kuşağı eğer bana oy verirseniz bütün sorunlarınızı çözeceğim" diyor.
Ne var ki kafama takılan, Kılıçdaroğlu'nun bütün anketlerde Erdoğan'ın karşısına çıkacak en zayıf aday olarak görülmesi.
Anketlere bakacak olursak, kendi seçmeni bile Mansur Yavaş'a hatta Ekrem İmamoğlu'na daha çok şans tanıyor. O halde, Kemal Bey'in karşısına hep başkalarını sürdüğü Erdoğan'la yarışma riskini bu kez göze almasının bilmediğimiz dayanakları olmalı değil mi?
Zira en son okyanus ötesinin açıkça yüklendiği 17-25 Aralık sürecinde bu kadar enerjik ve iddialı görünüyordu.
Tabii kendisinin, Baykal'a kaset komplosu çıkınca "Genel Başkanlığa aday olmayacağım" dediği halde birkaç gün sonra CHP'nin başına geçtiği de hafızlarımızda.
Bir de bakarsınız, Muharrem İnce gibi başını yiyeceği birini bulmuş, "Gel bakalım" diye sahneye çağırıyor...
Hepimiz apışıp kalırız.