Evet, sonunda pandemiden korunmak için gerekli denilen en etkili silahla da ayağımıza sıktığımız anlaşılmış.
Ben söylemiyorum...
Önerdiği sıkı asayiş tedbirleriyle ünlenen profesör doktorlardan biri geçenlerde, günlük mesaisini doldurduğu TV programında anlatıyordu.
Meğer bir yıldır insanları eve kapatmak, 65 yaş üstünü ve 20 yaş altını hayattan izole etmek faydadan çok zarar getirmiş!
Ama tabii yapacak bir şey yokmuş...
Neticede bunlar hep bilim insanlarının, insanların sağlığını korumak maksadıyla siyasete tavsiye ettiği iyi niyetli tedbirlermiş.
Hem zaten nereden bilebilirlermiş ki?
Kusura bakmasınlar ama söyleyen çoktu!
Tıpla alakası sayın hekimlerimizle kıyaslanamayacak kadar az olan bizler bile duyduk.
Hatta ekrana çıkmaktan takip etmeye vakit bulamamışlardır diye bu konudaki bilimsel araştırmaları gözlerine soktuk.
İnsanları evlere kapatıp havasız, hareketsiz ve moralsiz bırakmanın bağışıklığı düşürdüğünü, zararlı olduğunu... Risk grubundakileri hastalığa açık hale getirdiğini. Örneğin, akciğer embolisinin en büyük nedeninin hareketsizlik olduğunu anlatan hekimlerin uyarılarını dillendirdik.
Neyse olan oldu diyeceğiz ama aynı hatada ısrar edip ömrümüzden daha da çalmaya devam edeceklerini biliyoruz.
Baksanıza şimdi de üç haftalık tam kapanma şart diye söyleniyorlar.
"Ya tutarsa" diye üzerimizde her şeyi deneyen Bilim Kurulu'muz devreye girmeli. Ekranlarda hastaneden daha çok vakit geçiren hekimlerimize 3 haftalık tam kapanma vermeli. TV'ye çıkmalarını yasaklamalı.
Geçici olarak canım...Ya tutarsa diyerek.
Hem ne kaybederiz ki?
şe yaramazsa en fazla "pardon" deriz.
Ekran gülü hekimlerimiz onu bile demiyor ya.
***
İNGİLTERE'DE SÜRÜ BAĞIŞIKLIĞI GERÇEKLEŞİYOR!
Pandeminin ilk günlerinde İngiltere Başbakanı Boris Johnson "sürü bağışıklığı" modelinden bahsediyordu.
Rastlantı bu ya, başına gelmedik kalmadı. 65 milyonluk ülkede koronaya ilk yakalananlardan biri o oldu; en sıkı güvenlik protokolüyle izole edilen Kraliyet üyeleriyle birlikte.
İngilizlerin "asi çocuğu" Johnson bir anda süt dökmüş kediye döndü. Bir daha sürü bağışıklığı demek şöyle dursun, dünyadaki en sıkı izolasyon tedbirlerini alan liderlerden biri haline geldi. İngilizlerin olmazsa olmazı pub'ları bile kapattı.
Ama vakalar hızla artmaya devam etti.
Öyle ki, dün İngiltere'den gelen haberlere göre 12 Nisan'da sürü bağışıklığı gerçekleşmiş olacak!
College London Üniversitesi'nin oluşturduğu modellemeye göre bu tarihte nüfusun yüzde 73.4'ü Kovid- 19'a karşı bağışıklık kazanmış olacak.
Bugüne değin 7.1 milyon kişiyi aşıladıkları düşünülürse, sürü bağışıklığının doğal yöntemlerle oluştuğunu söylemek mümkün.
Yani neymiş?
Koronanın da diğer virüsler gibi sayısız parametreye bağlı bir yayılma hızı varmış. İzolasyon tedbirleri gibi bunlardan bir ikisini kontrol altına alarak pandeminin seyrini kayda değer şeklide değiştirmek nafile bir çabaymış.
İzolasyon döneminin doğurduğu ve şu an için tam olarak ölçülemeyen ekonomik, sosyal ve psikolojik fatura da cabasıymış.
***
HASTANELERİ KİLİTLEYEN KORONA DEĞİL PANİKMİŞ SAYIN SEYİRCİLER
Ne zaman sürü bağışıklığından bahsedilse, "Ya hastaneler kilitlenirse" itirazı geliyor.
Evet, salgınlarda en korkutucu senaryo zaten budur.
Ama gördük ki, yapılan test sayısı arttığı için şu anki vaka sayıları pandeminin başlarına kıyasla çok daha fazla.
Buna rağmen hastanelerin yoğun bakımlarında herhangi kilitlenme, hatta yoğunluk bile oluşmadı. Bu yılın doluluk oranları, kapasitenin yüzde 90'lara varan seviyede kullanıldığı 2019'un ya da 2018'in gerisinde.
Çünkü tıp "sektörünün" ve medyanın korku pompalaması sürse de testi pozitif çıkan herkesin yoğun bakıma ihtiyaç duyacağı iddiasının koca bir yalan olduğu anlaşıldı.
Pandeminin başlarında öksüren, hapşıran herkes hastanelere koşarken şimdi "bu senenin mevsimsel gribini" evde atlatanların sayısı artıyor.
Önümüzdeki günlerde "tıp otoritelerinden" "Hastaneleri dolduran korona değil panikmiş" itirafını duymaya hazırlanın.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz