Dünya, İngiltere Başbakanı Boris Johnson'ı Brexit'la ve politik doğruculuk klişelerini takmayan mizacıyla tanıdı. Dağınık sarı saçları nedeniyle Trump'a benzetilen asi Başbakan, küreselcilerin sinirlerini çok bozuyordu. Kovid-19 salgını duyulduğunda da beklenildiği gibi, izolasyon tedbirlerine itiraz eden, hayatı durdurmayı reddeden liderlerden biri de o oldu.
Ne şans ki, 66 milyonluk Birleşik Krallık'ta koronaya ilk yakalananlardan biri kendisiydi. Ardından da en sıkı protokollerle izole edilen Kraliyet ailesi üyeleri...
Sonra hava birden tersine döndü. Çocuksu heyecanı gözünden okunan "Çankırılı Boris" gitmiş, yerine ölü balık gibi bakan asık suratlı bir Başbakan gelmişti.
Bugün İngiltere, izolasyon tedbirlerini en sıkı tutan ülkelerin başını çekiyor. Bir aylık ulusal karantinadan henüz çıktılar. Çıkar çıkmaz da Başbakanları Johnson dünyaya yeni bir korku dalgası yaydı.
Koronavirüsün çok daha hızlı yayılan yeni bir mutasyonuyla karşı karşıya olduğumuzu açıkladı! Adı da Elon Musk'ın çocuğuna verdiği isme benziyor: SARS-CoV-2 VUI 202012/01.
Tam da aşı bulundu derken gelen bu açıklama pek çok kişiye "Anlaşıldı bu iş hiç bitmeyecek, Kovid-19, Kovid-20, Kovid-21 diye devam edecek" dedirtti.
Tüm dünya, Brexit'la AB'den ayrılıp "özgürleşen" İngiltere'ye kapılarını kapattı. Tedbirleri ikiye katladı.
Ne var ki bilim adamları, eylül ayından bu yana 12 bin civarında mutasyon olduğunu söylüyorlar. Bunların 4 binden fazlası da üzerinde aşı çalışmalarının yapıldığı spike denilen proteinde gerçekleşmiş. Virüsün açıklanan son iki mutasyonu da eylül ayından beri gözlemleniyormuş.
Peki, o halde Johnson niye dünyayı bu dozda ayağa kaldırıyor, adeta trollüyor?
Brexit'ta verdiği cesur kararın ardından başına gelmeyen kalmayan İngiliz halkına ölümü gösterip neye razı etmeye çalışıyor?
***
MEHMET CEYHAN BU KEZ KORKUTMADI
Profesör Dr. Mehmet Ceyhan geçtiğimiz günlerde canlı yayında rahatsızlanmıştı. Hoca iyileşmiş, sahalara geri döndü.
Âdettendir diye söylemiyorum, gerçekten iyileşmiş görünüyor. Kendisini "Salgın kontrolden çıktı" türünden açıklamalarıyla hatırlıyorduk, şimdi adeta umut saçıyor:
"(İngiltere'deki) Bu mutasyon eğer gerçekten orijinal virüsten daha hızlı yayılıyorsa, salgının bitmesi için beklediğimiz mutasyonun başlangıcı da olabilir."
TRT'ye konuşan Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu'nun virüsün mutasyona uğrayan bölgeleriyle ilgili söyledikleri de Mehmet Hoca'yı destekler nitelikte: "Daha önce Singapur'da da böyle bir mutasyon oldu. 300 kadar bölge silinmişti ve silinme sonucunda virüs ortadan kalkmıştı. Yani bu, virüsün aleyhine."
Umut veren altın bulsun.
***
MEVLÂNÂ, ELİF ŞAFAK'TAN BİLE BU KADAR ÇEKMEMİŞTİR!
İBB Sözcüsü (Belediye sözcüsü de yeni çıktı) Murat Ongun, geçen gece Twitter'dan "Kendine hoca dedirten biri" diyerek Murat Bardakçı'ya parmak sallıyordu.
Ongun'u bu denli sinirlendiren, Bardakçı'nın İBB'nin düzenlediği Mevlânâ etkinliğiyle ilgili şu satırları:
"Büyükşehir Belediyesi'nin düzenleyip 'Evrensel Mevlânâ Âşıkları Vakfı- EMAV' isimli gruba yaptırttığı ve sadece ismi 'Mevlevî mukabelesi' olan programda, Mevlevîliğin yedi yüz küsur senelik bütün kuralları yerle bir edilmişti! Kur'an'ı önceki gün Türkçe okutan İBB'ye şimdi çok önemli bir başka iş düşüyor: İstiklâl Mahkemeleri'ni tekrar kurmak!"
Kim bilir sırada ne var?
Geçenlerde de Mevlânâ haftası nedeniyle çekilen bir tanıtım videosu izlemiştim. Semazene, ağzına takmadan önce cerrahi maske öptürülüyordu. Cerrahi derken, Athena Gökhan'ın 1984'ü okuyup dönmeden önce ziyaretler gerçekleştirdiği tarikattan bahsetmiyorum. Bildiğiniz cerrahi maske.
Evrensel bir dinin "anadilini" değiştirmek... Mevlânâ'nın "Ne olursan ol gel" sözünü "Maskesizsen gelme" diye çevirmek... Ölümünü düğün gecesi (Şeb-i Arus) sayan bir âşığı, "Aman hasta olmayayım" diye maske takan semazenlerle anmak...
Mevlânâ ticaretinden para kazanıyor diye eleştirilen Elif Şafak bile bu kadarına cesaret etmemişti.