Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Mesele Trump değil arkadaş sen hâlâ anlamadın mı?

CHP yayın organı Halk TV'de iki yandaş Türkiye demokrasisini konuşuyorlar.
Cumhuriyet yazarı Emre Kongar "Eğer o tek parti barışçı yolla çok partili hayata geçmeseydi..." diye söze başlıyor. Daha genç olanı "Güzel güzel" diye kesiyor. "Evet, hocam tek partinin en büyük kusuru da bu galiba..."
Devamı tahmin edeceğiniz yere bağlanıyor:
Görürlerdi günlerini, iktidar yüzü göremezlerdi. Evet, egemenliği padişahtan halkın seçtiklerine verme iddiasıyla kurulan ancak bu işe 23 yıl sonra yarım yamalak cesaret edebilen Cumhuriyet'in gözde aydınları bunlar.
İsmet İnönü'nün İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan Batı'nın müesses nizamına eklenmek için önayak olduğu asgari demokratik adımı, 2020 yılında bile lüks bulan "Cumhuriyetçiler."
Ahaliye oy hakkı verilmesini telafi edilmesi gereken bir hata olarak gören "monarşi karşıtları."
"İktidar yüzü göremezlerdi" diye, sandığı gözüne soktukları da sizden başkası değil.
Zira "açık oy gizli sayım" yöntemiyle yapılan 1946 rezaletinin ardından gelen 1950 genel seçimlerinden beri iktidar yüzü göremediler.
Onca darbeye, tehdide rağmen halk asker-bürokrat oligarşisinin partisi CHP'ye değil, eğrisiyle doğrusuyla içinden çıkan kendisini ciddiye alan, saygı duyan evlatlarına, "demokratlara" mührü verdi.
Onlara da en fazla zengin muhitlerdeki yerel iktidarları "bahşetti."

***

O gün bugündür halka sitem ederler. Binlerce yıllık geleneklerini, inançlarını, kültürünü, giyinişlerini, şivelerini "moderin" bulmadıkları halka, 50-60 yıllık uyduruk değerlere iman etmedikleri için "yobaz" derler.
Cumhuriyetin oy hakkı tanıdığı çobanla oylarının eşit olmasını milenyumda bile sindiremeyen bu jakoben bozuntularına göre, "ayak takımının" oyu olsa olsa "yanlış bilincin" ürünüdür. Doğal olarak onun kurduğu iktidarın da meşruiyeti olamaz. Darbeyle marbeyle, hatta gerekirse açık askeri müdahaleyle gönderilmesi (tercihen ABD mandası) mübahtır.

***

Daha da fenası kendilerini "seçkin" gören bu devşirmelere, son dönemlerde halkçı anlamında "solcu" denmesidir. Sade bizde değil, ABD'de bile...
Görüyorsunuz, hispaniklerden taşradaki milliyetçilere kadar dezavantajlı kesimlerden oy alan Trump "sağcı." Ama ilaç kartellerinden finans çevrelerine kadar para babalarının, Hollywood'dan Pentagon'a en seçkinlerin desteklediği Biden solcu. Yani halkçı.
Yersen...
Evet ne yazık ki yediriyorlar.
Baksanıza memleketteki solun umudu oluverdi küreselci Biden!
Twitter'ın, Facebook'un, YouTube'un Trump'a sansür yapmasını bile "gayet doğal" diye savunuyorlar.
Haklısınız "sandık her şey değildir" de demişlerdi.
Umarım ABD seçimlerinde şahit olduklarımız artık bize ciddi ders olur.
Zira genel seçimlerle iktidarı alamayanların ABD'de bile ne kadar belaltına inebildiklerini gördük. Sandıklar kapanınca, pandemi bahanesiyle yedirdikleri ve kimin attığı bile belli olmayan posta oylarını devreye soktular. Biden'a sonuna kadar açtıkları sosyal medyada Trump'ın sesini kapattılar.
Küreselcilerin kuklalarına batsa da oy hakkımıza, demokrasimize ve Cumhuriyet'e gözümüz gibi bakmalıyız. Sosyal medyanın seçimleri manipüle etme potansiyelini iyi analiz etmeliyiz.
ABD seçimlerini konuşurken meselemizin Trump olmadığını anlatmak için daha ne söylemeliyim?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA