Günlerdir gazetelerde Sözcü Yazarı Yılmaz Özdil'in Bodrum Bitez'deki kaçak villasına dair haberler okuyoruz.
Skandal üzerine belediye ekipleri de geçtiğimiz gün yıkıma başladılar. Lafın gelişi "yıkım" diyorum. Aklınıza vatandaşın gecekondusuna dalan kepçe görüntüleri falan gelmesin...
Olur mu öyle şey, görüntüleri izlemediniz mi? Özdil sıradan biri mi? Bu yüzden de CHP'li belediyenin elemanları Özdil'in villasında pedikür hassasiyetinde bir söküm gerçekleştirdiler. Tuğlaları, çatı kiremitleri, kalasları özenle söküp bir kenara istiflediler. İsrafa ne gerek var değil mi!
Dün de Yeni Asır'da, Fox Ana Haber'i sunan Fatih Portakal'ın Seferihisar'daki 8.3 dönümlük çiftlik evine, yasalara aykırı şekilde 3 kaçak yapı diktiğinin haberi vardı.
Bakalım Portakal'ın "Ne yalan diyeyim aklımı seviyorum" diyerek anlattığı "ballı yatırımıyla" ilgili nasıl bir hukuki süreç işleyecek?
Ama sonuç ne olursa olsun çok da dert etmesine gerek yok. Nasıl olsa kararı uygulayacak olan belediye de CHP'li. Bodrum'dan şahit olduğumuz gibi çok darlamayacaklardır kendisini.
***
Buraya kadar anlattıklarımız artık hukuku ilgilendiren meseleler.
Benim asıl takıldığım nokta, ortaya çıkan skandalların
bu iki ismin okurlarını ve seyircilerini peynir ekmek yer gibi aldattıklarını tescil etmesi.
Şöyle ki;
Özdil 28 Eylül 2019 tarihinde "Pay Hattı" isimli bir makalesinde şunları yazıyordu:
"
Deprem ülkesinde imar affı mı olur birader? Fay hattı sorun değildir Türkiye'de. Pay hattı sorundur, pay hattı!"
Aynı günlerde
Fox Ana Haber'de
düzenlemeyi yerden yere vuran
Fatih Portakal da Twitter hesabından şunları yazıyordu:
"
Deprem gerçekliği yaşayan bu ülkede, hem oy uğruna hem devletin boşalan kasasına para girsin diye imar barışı çıkardılar.
Tüm kaçak ve çürük yapıları sözde yasal hale getirdiler. Çıkarlar şimdi buna da yalan derler."
Aradan bir yıl bile geçmedi...
Özdil'in ve Portakal'ın,
hem mantıksız hem de ahlaksız buldukları imar affınfan yararlanmak için başvurdukları ortaya çıktı.
***
Özdil geçtiğimiz gün şöyle bir mesaj yayınlayıp ortadan kayboldu:
"Sabahın köründen itibaren telefon üstüne telefon, Türkiye'nin dört bir yanından arayan soran derken, günlük yazıya odaklanıp baskıya yetiştirebilmem maalesef imkansız.
Az biraz izin rica ediyorum."
Artık rahat bırakırsınız herhalde adamı. Zaten tam da yaz tatili öncesi bütün keyfi kaçmış...
Bakalım "aklını sevdiğimiz Portakal" ne diyecek?
"Bizde yalan yok... Arazim fay hattı üzerinde değil, bu yüzden oy uğruna yapılan ve tüm kaçak yapıları yasal hale getiren bu adaletsiz imar barışından yararlandım. Ama size tavsiye etmem" falan mı diyecek?
Der mi der...
Peki ya, kaçak inşaatlarına ses etmeyen
dönemin Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer'i programlarına çıkartıp cilalamasının bu işlerle hiç alakası olmadığına seyircileri nasıl ikna edecek?
Murathan Mungan doğru söylemiş...
Bu memlekette her şey olursun bir tek rezil olamazsın.