Siyasette ve medyada nefret objesi olmayı ya da karikatürleşmeyi göze alarak gündemde kalan tipler var.
Karantina günlerinde malzeme sıkıntısı çektikleri için de aynı konuların etrafında dolanıp sınırları zorluyorlar. Kendi varoluşlarına zemin yaratmak için topluma korku pompalıyorlar.
Çünkü kayıkçı kavgaları olmazsa, millet, tek marifeti "diklenmek" olan bu kof kabadayılar niye var ki diye soracak.
Onlar da provokatörlük dışında başka özellikleri, uzmanlıkları olmadığı için mecburen rezillikte yarışıyorlar. Bel altına inip işi "ölüm korkusuna" kadar getiriyor.
Gazeteci kılıklısı televizyona çıkıp açık açık bakın şimdi öyle bir saçmalayacağım ki "tüm Türkiye söylediklerime kilitlenecek" diyor.
Daha önce ekranda hesap makinesiyle bile bölme işlemi yapamaması üzerine işittiği gün yüzü görmemiş "iltifatlar" hoşuna gitmiş olmalı ki, o da yine "dört işlem ebcet" üzerinden gidiyor:
"Yapılan testi 444 ile çarpın, koronavirüse enfekte olmuş insan sayısını bulursunuz deniliyor. 40 milyon enfekte olan vatandaşımız var!" diyor.
Bu kadar rahat...
Yayındaki doktor kibarca "Bu nasıl hesap. Ayrıca o kadar insan enfekte olsa zaten pandemi bitmiş sayılır" diyerek saçmaladığını ima ediyor ama ne fayda...
Bizimki ve en az kendisi kadar yetenekli olan saz arkadaşları kıkır kıkır gülmeyi sürdürüyorlar...
Sizce kime gülüyorlar?
Kendilerine mi seyircilerine mi?
Lütfen cevabınızı unutmayın, sonda tekrar döneceğiz.
***
Bu yalanlar ekranlardan binlerce insana yayılınca da Sağlık Bakanı onca işinin arasında çıkıp açıklama yapıyor. Ne yapsın?***
Ben en çok bu hazin şovları izleyen sevgili seyircileri, seçmenleri ne hissediyorlar, onu merak ediyorum...