Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Atılan taş ürkütülen kurbağa yarılan kafa

Koronavirüs nedeniyle ülkede alınan tedbirler sıkı şekilde uygulanıyor. Hatta çok sıkı şekilde uygulanıyor.
Düşünün, İstanbul'un giriş çıkışlarında her araç durdurulup, kontrol ediliyor. Sürücülerin ve yolcuların ateşleri tek tek ölçülüyor...
Bodrum'a girişlerdeki kontroller nedeniyle kilometrelerce kuyruklar oluşmuş durumda.
Dün de Bebek sahilindeki yürüyüş yolunda polisler nöbet tutuyordu. Polisleri gören vatandaşlarsa önce, yürüyüş yaptıklarının kanıtı sayılabilecek kulaklıklarını çıkartıyorlar... Ardından da yolun karşısındaki kaldırıma geçerek "Ne sporu işimdeyim gücündeyim" edasıyla adımlarını yavaşlatıyorlardı.
Alınan tedbirle ortaya çıkan sonucun, sosyal mesafeyi açmaktan ziyade daralttığı ortada.
Zira polisin kapattığı Boğaz kenarındaki yürüyüş yolu çok geniş. İnsanların polisi görünce geçtikleri kaldırımda ise iki kişinin yan yana geçmesi bile zor.
Peki, bu durumda polisin uygulamasıyla Boğaz mı korunmuş oluyor yoksa insanların sağlığı mı?
İyi niyetin elbette farkındayız. Tıpkı sağlık çalışanları gibi, bu süreçte mesailerini can başla devam ettiren polise ve jandarmaya da minnettarız. Onlar kendilerine verilen görevi yerine getiriyorlar.
Ancak ilk günden beri alınan sıkı tedbirlere rağmen ısrarla sokağa çıkma yasağı getirilmesini talep eden çevrelerin baskısıyla kantarın topuzunu kaçırmamamız gerekiyor.
Ekonomimiz tamamen durmadan rahat etmeyecek çevrelerin manipülasyonuna karşı uyanık ve cesur olmalıyız.
Çünkü çoğu zaman tebdir için atılan taş, ürkütülen kurbağaya değmediği gibi zaman zaman kendi başımıza da düşebiliyor.

***

Veren el, alan el dırdır eden dil

Türkiye, Koronavirüs nedeniyle zor günler geçiren İtalya ve İspanya'ya yardım gönderdi.
İtalya'nın, İspanya'nın her kesiminden Türkiye'ye minnettarlıklarını ifade eden açıklamalar geliyor.
Daha önce İspanya'nın yardım talebine ret cevabı veren NATO'nun Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de Türkiye'ye övgüler yağdırıyor:
"NATO dayanışması faaliyet halinde. NATO müttefiklerimizin birbirine afet yardımı merkeziyle destek sağlamasından gurur duyuyorum. Birlikte daha güçlüyüz."
Bir tek bizim dırdırcılar memnun değil. Yardım malzemelerinin üzerindeki Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanlığı forsunun bulunmasına kafayı takmışlar.
Türkiye'yi temsilen ne yazılmasını gerektiğini düşünüyorlar acaba?
Merkezi hükümet mi?
Ne dersiniz Ümit (Özdağ) Bey, uyar mı?

***

Washington Portakalı'nın manşeti ne?

Yalancı Portakal geçen gün ana haber nefret seansında şunları söylüyordu:
"Önemli olan o bu demeden ihtiyaç sahibi insanlara yardımcı olmak. Gerek merkezi hükümet gerek yerel hükümetler. Hangi parti olursa olsun. Bunda bile siyaset yapıyorlar."
Kendisi hangisinin vatandaşı acaba?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA