CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın Libya çıkışı dün çok konuşuldu:
"İnşallah Libya halkı hak ettiği onurlu yaşamı, özgürlüğü yaşar. Libya çok önemli bir ülke, Afrika'nın giriş kapısı. Libya'yla yapılan askeri anlaşmamız çok önemli, emeği geçen herkesi kutluyorum. BM'nin, Libya'daki desteklediğimiz hükümeti meşru görmesi çok önemli." (Yeniçağ/ Orhan Uğuroğlu) 18 yıl ana muhalefet liderliği yapan Baykal'ın bu sözleri "ulusal çıkarları önceleyen muhalefetin ideal örneği" olarak bolca alkış aldı.
"Bu ne heyecan? Adam olması gerekeni söylemiş, o kadar" diyebilirsiniz.
Haklısınız.
Baykal'ın tek yaptığı, üyesi olduğu TBMM'nin uluslararası anlaşmalara ve teamüllere uygun başarılı bir diplomatik adım karşısında asgari sorumluluğunu yerine getirmek.
Ne var ki, artık seçmenler olarak muhalefetteki aktörlerden yegâne beklentimiz hiç olmazsa "asgari mantığa" ve "müştereklerimize" uygun davranmaları.
Örneğin, iktidar partisinin Birleşmiş Milletler ve AB nezdinde tanınan seçilmiş bir hükümetle yaptığı anlaşmanın karşısında, hiçbir meşruiyeti olmayan darbeci bir generalin yanında saf tutmamaları...
Hiç olmazsa, iktidar partisine değil de ülkeye muhalefet eder hale gelen kolektif histeriye kapılmamaları.
Bu yüzden, Engin Altay'ın "Hükümet en doğru işi yapsa bile biz karşı çıkarız kardeşim, işimiz bu" diyerek tarif ettiği "sabotaj perspektifine" karşı en naif çıkışları dahi göz ardı etmememiz gerektiğini düşünüyorum.
Çünkü iktidar partisi de dahil siyasetin bu "aklı selime" çok ihtiyacı var.
***
Gazetecinin görevi muhalif olmak değil eleştirel davranmaktır
Dün 10 Ocak Gazeteciler Günü'ydü.
Medyadaki tartışmada siyasettekinden pek farklı değil. Bizde de konu, mesleğimizin gerçeğe ve siyasete mesafesi.
Kimi meslektaşlarımız gazeteciliğin, tıpkı bir milletvekili gibi, iktidara muhalefet etmekten geçtiğini düşünüyorlar.
Hatta bu amaç doğrultusunda atılan yalanları, iftiraları, mücadeleye dâhil oldukları için mesleki açıdan sorunlu bile görmüyorlar.
Ee, tek kriter muhalefet etmek olunca da kendileri gibi CHP yandaşı olmayan gazetecileri aforoz etmeye çabalıyor.
Elbette, hükümete yakın medyadaki bazı aktörler için de benzer eleştiriler yapılabilir.
Bense mesleki olarak tek bir sorumluluğum olduğunu düşünüyorum.
O da muhalefete ya da iktidara yakın durmak değil sadece ve sadece eleştirelliğimi korumak.
Hele bir de eğlenceli olabiliyorsam, esprimi kaybetmiyorsam, ne mutlu bana.
Ötesi kayıkçı kavgası.