Yakın zamana kadar daha çok yaşlıların bıraktığı sakal şimdi özellikle gençler arasında moda. Üstelik yanlızca Türkiye'de değil, tüm dünyada.
Yıllarca karşımıza jilet gibi çıkan ünlü ABD'li televizyoncu David Letterman'ın bile katıldığı programlara artık sakallı çıkması kayda değer.
Ben de yıllarca daha rahat bulduğum için kirli sakalla gezdim.
Hatta üniversite yıllarında kız öğrencilere yönelik başörtüsü yasağının kapsamı sakal yasağıyla genişletilince, okul yönetimini protesto için sakalımı uzatıp eylemlere de katıldım.
Ancak modaya uymanın ilerde genellikle "pişmanlıkla" sonuçlanacağını düşündüğüm için 3-4 dört yıldır gün aşırı sakal tıraşı oluyorum.
"Sakal erkeğin süsüdür" cümlesini işittiğimden beri de ekrana mutlaka traşlı çıkıyorum.
Bu şekilde kendimi daha dinç, temiz, iyi hissediyorum. Tıpkı sakallı halini daha çok seven başkaları gibi, bu yalnızca beni ilgilendiren bir ayrıntı.
***
Gelin görün ki, dün gazetelerde Ankara Belediye Başkanı
Mansur Yavaş'ın ardından
Ekrem İmamoğlu da insanların
saçıyla sakalıyla uğraşmaya başladığına dair haberler vardı.
"Atatürkçü Düşünce Derneği'nin biri", sakallı bir özel
halk otobüsü şoförü hakkında
İBB'ye
şikâyette bulunmuş. Şikâyet karşısında
İETT Genel Müdürlüğü de
Aziz Nesin hikâyelerine konu olacak şu
skandal açıklamayı yapmış:
"
Cilt hastalığı gibi doktordan sakal tıraşı bırakması yönünde aldığı rapor dışında tüm personelin sakal traşlı çalışması gerekmektedir."
***
Pardon!
Ne yani insanlar
bedensel mülkiyetlerine dair yalnızca kendilerini
ilgilendiren şahsi tasarruflarda bulunurken
doktordan rapor mu alacaklar?
Peki keçi sakal bırakmak isteyenler, kaşını kazıtmaya özenenler ya da pos pıyığını çorbaya daldırmayı arzulayanlar hangi bölüme gidecekler?
Psikiyatriye mi yoksa diyetisyene mi?
Vatandaşlara, emekleri karşılığında ücret almak için iş anlaşması yaptıkları için, evrensel hak ve özgürlüklerinden feragat etmeleri dayatılabilir mi?
Kölelik kaldırılmadı mı?
Bunun ülkedeki erkeklerin
kendi stili dışında saç tıraşı olmalarını yasaklayan Kuzey Kore liderinin
vizyonundan ya da
İran'daki sakal bırakma mecburiyetinden hiçbir
farkı yok. Çünkü, başkalarına, olsa
olsa tavsiye edebileceğiniz tercihlerinizi
yasal olarak dayatamazsınız.
Evet,
doktor raporu alması şart olanlar asıl, insanların
yüzündeki gözündeki kıllı tüyle,
Ayşe öğretmenin başındaki örtüyle,
daha cenazesi kalkmadan Nesclican'ın kılığıyla kıyafetiyle uğraşanlardır.