Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

İç paralel dış paralel

Seçimlerin ardından oluşan yeni atmosferde siyasetin rasyonelleşmesi beklentimi sıkça tekrar ediyorum. Ancak bu kadar hızlı gelişmeler yaşanacağını doğrusu beklemiyordum.
Geçtiğimiz gün, hemen hemen hiçbir konuda aynı şeyi söylemeyen AK Parti, CHP, MHP ve İYİ Parti'nin yan yana gelip Fetullah Gülen'in iadesi için ABD'ye bir çağrıda bulunulması bu anlamda tarihi bir adım.
Alıntılama biraz uzun olacak. Ama siyasi farklılıkları tolere ederek, Türkiye demokrasisinin kurumsallaşması ve vesayet odaklarından arındırılması için sergilenen bu sivil adımın hakkını vermek gerek:
"Bizler, Türk milletinin iradesini TBMM çatısı altında temsil eden dört siyasi parti grubu olarak; terör örgütü FETÖ'nün Türkiye Cumhuriyeti'nin bekasına yönelik büyük bir tehdit olduğunu ifade ederek, 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye'nin maruz kaldığı bir darbe girişimi ile en kanlı terör eylemini planlayan ve uygulamaya koyanların bu örgütün elebaşı ve mensupları olduğu gerçeğinin Türk yargısı tarafından tescil edildiğini vurgulayarak, 15 Temmuz gecesi FETÖ mensubu hainlerin saldırısına maruz kalan Gazi Meclisimiz tarafından Türk milletinin egemen iradesini ve demokratik kazanımlarını korumak uğruna verilen mücadeleyi dikkate alarak, FETÖ'nün darbe girişimine kahramanca direnen ve bu uğurda canlarını veren 251 şehidimizi rahmetle ve binlerce gazimizi minnetle anarak, başta örgüt elebaşı Fetullah Gülen olmak üzere, FETÖ mensuplarının işlemiş oldukları suçların hesabını Türk adaleti önünde evrensel hukuk ilkeleri temelinde vermeleri yönünde Türk milletinin güçlü iradesini yinelemek isteriz..."

***
Doğru, HDP de TBMM'de ama bu mutabakatta bile yok.
"Abdullah"ı verip edip "Fetullah"ı alan ABD, adadaki Öcalan'la bugünlerde arasına okyanus mesafesi koymaya çalışan HDP'nin tavrından ne kadar etkilenir, bilmiyoruz. Ancak parti, FETÖ'yü siyaseten de mahkûm eden bu çağrıya katılmama gerekçesini şu cümleyle özetliyor:
"Tutarlı yaklaşım, FETÖ'nün siyasi ayağının da yargılanması için çabayı gerektirir."
Oysa toplumun farklı eğilimleri yansıtan bu "ortak irade" zaten siyasi mücadeleye dair anlam taşıyor. Çağrı FETÖ'nün siyasetten tamamen tasfiyesine dair başlatılacak mücadele için asgari zemini tarif ediyor. Böyle bir kararlılık niçin siyasi ayağın yargılanmasına engel olsun ki?
***
Kaldı ki, her parti iyi kötü içindeki kripto unsurların varlığını kabul ediyor. Bir tek, içeri girmeden önce sık sık siyasi hasımlarını "yargılanacaksınız" diye tehdit eden Selahattin Demirtaş'ın partisinden 'gık' çıkmıyor.
Haklısınız, içeride paralel devlet kurmaya çalışanlarla, Suriye sınırının ötesinde, dışarıda paralel devlet kurmaya çalışanların gerçekte ne sorunu olacak ki?
Üstelik ikisinin de sahibi aynı.
Aklıma Çözüm Süreci'ne karşı olan FETÖ ve PKK-HDP'nin o günlerdeki gidişatı baltalamak için verdikleri rekabet geliyor.
Biri savcılarıyla süreci yürüten MİT Başkanı Hakan Fidan'ı tutuklamaya çalışıyor, öbürü vekilleriyle Apo'nun "silah bırakın" çağrısını sumenaltı ediyordu.
Anlaşılan o ki arada atışmaları da CIA ve FBI ajanlarının filmlerden hatırladığımız münakaşalarından farksızmış:
"Kahrolası federaller!"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA