Turistleri de hesaba katarsak İstanbul nerdeyse 20 milyonluk dev bir metropol.
Yunanistan'ın toplam nüfusu 10 milyon... Ermenistan'ın 3 milyon. Bulgaristan'ın 7 milyon. Suriye'yi ne siz sorun ne ben söyleyeyim...
Ülkenin 2004 yılı verilerine göre 18 milyon olan nüfusun ciddi kısmı Türkiye'de, İstanbul'da.
Komşularımızın toplamı kadar nüfusa daracık bir alanda ev sahipliği yapan İstanbul'da suların akması, çöplerin toplanması, kanalizasyonun çalışması bile mucize gibi.
Kenti yönetenlerin baş etmesi gereken en önemli problemlerden biri de günde yüzlerce aracın katıldığı trafik.
Bu konuda son yıllarda çok önemli projeler hayata geçirildi. Marmaray, 3. Köprü, yeni metro hatları, tüneller vs... İlave olarak bir Boğaz kenti olan İstanbul'da deniz yolunun işlevsel olarak kullanılması gibi alternatifler de akla gelebilir.
***
Ama trafiği rahatlatmak için
bugünden yarına sonuç verecek ve neredeyse
maliyetsiz adımlar atmak da mümkün.
Bunun için de işe mevcut imkânlarla bir şekilde akan
trafiği sabote eden unsurları ortadan kaldırmakla başlanabilir.
Örneğin çakar terörü!
Evet, terör. Çakarlı araçların neden olduğu kazalar, kavgalar, hepsinden önemlisi
sürücülerde yarattığı tedirginlik düşünülünce az bile söylüyoruz.
Sözünü ettiğim, ambulans, itfaiye ve polis araçları gibi zaten kendilerini belli eden ve trafikte üstünlükleri tartışma konusu olmayanların çakarları değil elbette.
Sivil araçlardakilerden bahsediyoruz.
Bağlantı
noktalarında,
emniyet şeritlerinde hatta ters yönlerde İstanbul
trafiğinin anasını ağlatıyorlar. Makas
atarak,
kaynak yaparak zaten ağır ilerleyen
binlerce aracın
domino taşları misali frene basmasına ve trafiğin tıkanmasına
neden oluyorlar.
***
Bu konuda pek çok şikâyet yapılıyor.
Çözüm önerileri de dile getiriliyor.
Bence kafaları karıştırmamak için trafikte hangi sivil araçta çakar olacağına dair net bir kriter belirlenmesi şart.
Örneğin bir araçta çakar kullanılabilmesi
içinde polis olması şartı en makul ve anlaşılır kriter.
Hangi çakarlı araç bakana, milletvekiline, belediye başkanına, il meclis üyesine ait...
Kanun hangisine bu hakkı tanımış falan... Karıştırmaya gerek yok.
Tabii ki bir de cezalar konusu var.
Cezaların
"akarı kesmemek" için mi düşük tutulduğunu bilemiyorum ama
sağlam bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu
ortada.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İçişleri Bakanlığı ile koordineli yürüteceği bir acil eylem planıyla bu sorunu çok kısa sürede ortadan kaldırılabilir.
Hem trafik daha akıcı hale gelir, hem de trafikte kendimizi daha güvenli hissederiz.
Belki de en önemlisi, kimse kendisini
kurallara uyduğu için enayi gibi hissetmez.
Ayrıca bu düzenlemeyle birlikte
çakar da gerçek anlamına kavuşur,
ihtiyaç halinde gerçekten işe yarar.
Sesimizi
duyan var mı?