McKinsey konusunu yazmayan kalmadı... Bildiğiniz üzere kimileri bu hizmet alımını destekliyor, kimleri de Abdurrahman Dilipak gibi karşı çıkıyordu.
Tartışma, cumartesi günü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın açıklamasıyla boyut değiştirdi:
"Kılıçdaroğlu ücreti mukabil tutulmuş bir danışmanlık şirketi (McKinsey) üzerinden aklı sıra bizi köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Tüm arkadaşlarımıza söyledim, bunlardan fikri danışmanlık bile almayacaksınız dedim."
Dün baktım, Davutçular, küskünler ve siyasal İslamcılardan Karanlık Oda'cılara, oradan FETÖ'cülere kadar uzanan bir koalisyon anında teneke çalmaya başlamışlardı...
Medyada, Bakan Berat Albayrak'ın yaklaşık bir hafta önce duyurduğu McKinsey projesini destekleyenler "bakalım şimdi ne diyeceklerdi?"
"Görmüş müydük..."
***
McKinsey meselesini,
ekonomi yönetiminin teknik bir tercihi olarak gördüğüm
ve garipsemediğim için bugüne değin herhangi
bir yorum yapma ihtiyacı duymadım...
Araya girmeyi de hiç sevmem. Soruların muhatapları da mutlaka cevap vereceklerdir.
Ama şu neyi "
gördüğümüz" konusunda birkaç kelime etmek zorundayım.
Çünkü konu, Türkiye ekonomisine
olumlu katkı sağlayacak,
yani hepimizin geleceğini, cebini ilgilendiren bir girişimin akıbeti.
McKinsey değerlendirmeleriyle,
yabancı yatırımcıya ihtiyaç duyan Türkiye gibi ülkelerin
piyasalardaki güvenine katkı sağlamayı
amaçlıyor. Yani, kamu maliyesi yönteminin
devri gibi bir durum söz konusu değil.
Kaldı ki
McKinsey'le daha önce de çalışılmış... Varlık Fonu sürecinin başlarında.
Dahası şirketin Türkiye Ofisi'nde çalışanlar da iyi eğitimli, daha önce ülkemize faydalı danışmalık projeleri yönetmiş
parlak Türk gençleri. Bu insanların, sadece
bir ABD şirketinde çalışıyorlar diye bizden daha az yurtsever olduklarını iddia etmek saçmalık olur değil mi?
Özetle, başarılı olurdu ya da olmazdı, ama bence McKinsey tercihi, rasyonel bir girişimdi.
***
Cumhurbaşkanı belki, McKinsey'e yönelik
eleştirileri yerinde bulup bu karara varmış olabilir. Belki de benim açıklamasından anladığım gibi, "
kimi ağızlara malzeme vermemek için" böyle bir çıkış yapmıştır.
Sebep ne olursa olsun sonuçta, sırf siyasi hasımlarının hanesine yazılacak diye
Türkiye'nin iyiliğine olan her hamleye karşı çıkan
o ağızlar şapırdayınca üzülüyor insan.
Zira
akılları kötücüllüklerine yetişmediği için şanslı olduğumuz bu
karanlık tipler kazandıkça Türkiye kaybediyor.
Baksanıza şimdi
İlber Ortaylı'nın
Kültür Bakanlığı'na danışman olmasına ve dev
kitaplığını Türkiye Cumhurbaşkanlığı'na
bağışlamasına takmışlar.
Dünkü "
İlber Ortaylı aydın mı" başlıklı manşetleri ibretlikti mesela!
Hadi, McKinsey'e "Amerikalı" diye karşı çıktıkları masalına inanalım. Peki, ülke
yönetiminin İlber Hoca gibi birikimli bilim adamalarına
danışmasına niçin kızıyorlar, karşı çıkıyorlar dersiniz?
Ortaylı'ya danışılması
Türkiye'nin yararına olmaz diye mi yoksa değerli
hocamız da
Avusturya doğumlu bir Kırım Tatarı
olduğu için mi?
Daha mantıklı bir cevap bulanınız varsa duymak isterim.