Sanırım, bugünlerde başlıktaki soruya çoğumuz "Tabii ki Obama" yanıtını veriyoruzdur.
Doğaldır. Zira kasımda kongre seçimlerine gidecek ve kaybetmesi halinde topal ördeğe dönecek olan Trump, "dışarıda" olabildiğince nefret kazanmak için elinden geleni yapıyor.
Geçen gün kabine toplantısını Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'ya dua okutarak açan Trump, hemen sonrasında yine Türkiye'ye sardı... Twitter'dan, dindar ABD kamuoyunda karşılığı olan "Papazı kurtarma" oyununa kaldığı yerden devam ediyordu:
"Türkiye uzun yıllar ABD'den yararlandı. Şimdi, ülkemizi büyük bir vatansever olarak temsil eden ve muhteşem biri olan rahibi tutuklu tutuyorlar. Masum bir adamın serbest bırakılması için hiçbir şey ödemeyeceğiz, Türkiye ile ilişkilerimizi azaltıyoruz."
***
Ne var ki bu tablo,
Obama'yı
"badem gözlü" yapmaya yetmiyor.
Zira Suriye'de bir
PKK devleti kurma projesine tam gaz devam eden ve
15 Temmuz'da "görev başında" olan Obama, Trump'ın aksine
ABD derin devletiyle tam uyumluydu...
Ancak, kameralar önünde gram taviz vermediği
"siyaseten doğruculukla" gerçek işlevini çok çok iyi gizliyordu.
Gittiği gün tüm dünyada terör saldırıları kesilmesine rağmen Nobel Barış Ödülü'nü bile almayı başarmıştı.
Obama'nın
"sinsi" perspektifinin tam zıttı sayılabilecek
vaatlerle iş başına gelen Trump,
ABD'nin bu netliğini bozdu.
FBI da dahil ABD'nin
tüm yerleşik kurumlarıyla kavgaya tutuştu. Sonunda pek çok alanda teslim oldu. Ancak ne olursa olsun, ülkede,
9/11 sonrası egemen olan yapının kafasını karıştırdı; onu bir süreliğine olsa
meşgul etti. İçerideki bu çift başlılık krizinin bittiğini de söyleyemeyiz.
Kuşkusuz bu zorunlu ara da ABD'nin hedefinde olan Türkiye gibi rakiplerinin işine yaradı. Trump yerine,
Obama'nın politikalarını devam ettireceğini
açıklayan
Hillary Clinton'un
seçildiğini düşünün... Sizce
15 Temmuz süreci Türkiye açısından nasıl devam ederdi?
"Obama mı Trump" mı sorusuna hâlâ aynı netlikte yanıt verebiliyor musunuz?