Rahip Brunson'ın cezaevinden ev hapsine alınması, önce Türkiye ABD ilişkilerinin normalleşmesi için olumlu bir adım olarak algılandı. Piyasaların okuması da bu yönde oldu.
Ancak ilerleyen saatlerde ABD Başkanı Donald Trump ve yardımcısı Mike Pence'nin yaptığı açıklamalar bu havayı bir anda dağıttı.
Pence "Eğer Türkiye, Brunson'ı acil olarak serbest bırakmazsa ve onu evi olan Amerika'ya göndermezse, Amerika Birleşik Devletleri bu masum inanç adamı özgür olana kadar Türkiye 'ye önemli yaptırımlar uygulayacaktır" dedi.
Trump ise Twitter'dan "ABD Türkiye'ye büyük yaptırımlar uygulayacak" tehdidini savurdu.
Evet, ABD eğer uğruna yarım asırlık müttefiki bir NATO ülkesine bu denli sert çıkıyorsa, adı geçen Pastör önemli bir adam. Zaten Brunson hakkındaki iddianamede de FETÖ ve PKK ile ilişkisine dair ciddi iddialar mevcut.
Ne var ki ABD'nin, Brunson cezaevinde daha ağır koşullarda kalırken vermediği tepkiyi, davaya dair olumlu bir gelişmede vermesi başka nedenlere de bakmamızı gerektiriyor. Üstelik ortada geri döndürülemez, çözülemeyecek bir durum olmadığını da herkes biliyor.
***
Örneğin bu açıklamadan kısa bir süre önce
İran'ın dış ticarette Türk Lirası ve Yuan kullanacağını açıklaması... Zira başta Venezüella olmak üzere, dünyaya dayatılan "dolarla ticarete" alternatifler arayan ülkelerin başına neler geldiğini biliyoruz.
Ve en önemlisi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kara kıtanın geleceğiyle ilgili çok önemli bir zirveye katılmak üzere Afrika'ya gitmesi...
ABD'nin FETÖ okulları ve benzeri unsurlarla
nüfuz alanını genişletmeye çalıştığı bu
elmas kıtada, azılı rakipleri
Çin ve
Rusya ile görüşecek,
kim bilir neler konuşacak olması!
Şimdi siz söyleyin, ABD'yi bir
ajanlarının yakalanması mı, yoksa bölgedeki
yarım asırlık dengelerine zarar verecek bu
somut ekonomi politik gelişmeler mi
daha çok
rahatsız ediyordur?
***
O kadar... Brunson, ABD'nin kontrolünden çıkan
Türkiye'ye bulaşmak için bahanelerinden biri.
Dolayısıyla
gocuklu celep sopayı her kaldırdığında kusuru kendinde arayan
sömürge aydını tavırları çok sırıtıyor.
Öyle ya,
hukukumuzu beğendirmeye çalıştığımız devletin
adalet sicili de
ortada... Uluslararası hukuku ayaklar altına
alıp ülkeleri işgal eden, yönetimleri deviren,
halklara işkence yapan, terör örgütlerine
bütçesinden resmi pay ayıran
bir devlete özeleştiri mi vereceğiz?
Kaldı ki, dışarıdan sıkıştırılan ülkesinde iktidarı alma hayallerine muhalefet değil,
uşaklık diyor bu halk. ABD tehditlerinin
eskisi gibi sonuçlar vermediği bir sisteme geçtiğimizi herkes anladı.
Geçti o günler!
Bir tek, bu gerilimde de ülkelerinin değil
ABD'nin saflarını sıklaştıranlar anlamadı. Onlar ki, ABD'nin ambargosuna koçlar gibi direnen
Ecevit'in mirasını sahiplendiğini söyleyenler... Profil fotolarına Che resimleri koyanlardı...
Bereket
onların da günü geçti.