CHP Milletvekili Enis Berberoğlu'nun MİT TIR'ları davasından tutuklanmasının ardından Kemal Kılıçdaroğlu sokağa çıktı. Ve Türkiye siyasi tarihinde eşi görülmemiş şekilde tam 29 gün süren uzun bir yürüyüş başlattı.
Kimileri CHP genel başkanının daha önce eşine rastlanmayan bu telaşının "bir şeylerin önünü almak" amacı taşıdığını söylüyorlardı.
İddiaya göre Berberoğlu'nun Cumhuriyet gazetesine ulaştırdığı devlet sırlarını, Kılıçdaroğlu kendisine vermişti. Soruşturmanın derinleşmesinden korkan Kılıçdaroğlu da sokakta fiili bir durum yaratıp tartışmaları sonlandırmak istiyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde konu üzerine söylediği şu sözlerle tartışma daha da alevlendi: "Yakında Kılıçdaroğlu'nun içerdeki zatla (Enis Berberoğlu) bağlantısı çıkarsa şaşırmayın ha! Çıktım çıktım çıkamazsam konuşacağım diyor içerdeki. Bunlar hep FETÖ taktiği..."
Erdoğan'ın bu çıkışı üzerine CHP yönetimi ve yandaş medyaları ayağa kalktı. Hatta ayağa kalkmışken yargılamayı bitirip Kılıçdaroğlu sanki içeri girmiş gibi yorumlar yapıyorlar.
Günlerdir "ana muhalefet lideri de yargılanır mıymış efendim" diye bir bardak suda fırtına kopartıyorlar.
Demokrasilerde medyasıyla, partileriyle muhalefetin önemli bir fren mekanizması olduğunu yıllardır savunan bir gazeteci olarak, siyasiler için böyle bir akıbeti elbette ben de arzu etmiyorum.
Keşke bugün Kılıçdaroğlu'nun hapse gireceğine dair ihtimaller üzerinden içeriye ve dışarıya "sivil demokrat" pozları kesenler de böyle ilkesel davranabilselerdi.
Örneğin bugün yargılaması süren HDP'li Selahattin Demirtaş, 7 Haziran seçim kampanyasını, Fetullahçılar ve Doğan Medya ile birlikte "Yargılanacaksınız" sloganı üzerine kurduğunda...
Ya da Kılıçdaroğlu 17-25 Aralık rüzgârının sürdüğü günlerde Fetullahçıların Samanyolu televizyonuna çıkıp elinde hiçbir somut delil, suçlama yokken, Erdoğan'ınkinden katbekat sert şu sözleri sarf ettiği günlerde:
Kemal Kılıçdaroğlu: Yurtdışına kaçmaktan başka bunun bir çaresi yoktur. Erdoğan için söylüyorum. Kaçsa da onu bu ülkeye getirip yargılayacağız.
Samanyolu spikeri: Yurtdışına kaçmak derken, niye kaçsın?
K.K: Kaçacaktır efendim, bunun kurtuluşu yok!
***
CHP, PKK'nın ağzının payını ne zaman verecek?
Dün Aydınlık gazetesi PKK'lı Cemil Bayık'ın "CHP etrafında birleşin" çağrısını manşet yapmıştı.
Tıpkı 'Adalet Yürüyüşü'nde olduğu gibi PKK'dan gelen destek açıklamalarına daima sessiz kalan CHP yönetimi bu kez de sessiz mi kalacak dersiniz?
Çıkıp da "sizin desteğiniz olmaz olsun katil sürüsü" demek çok zor değil.
Ama anlaşılan kaybetmekten korktukları şeyler var.
***
Buldumcuk
Çok arzu ettiği ve kulis yaptığı danışmanlık görevini alamayınca başımıza muhalif gazeteci kesilen Başbakanlıktan emekli Etyen Mahçupyan dün bir kez daha kinine yenik düşüp alay konusu oldu.
Sosyal medyadaki FETÖ'cü trollerin, İsveç Başbakanı'ndan Erdoğan'a cevap diye yaydıkları ve kısa sürede yalanlanan bir metin üzerine dünyalar kuran Etyen Bey mahcup olmaz, biliyoruz.
Ama sanırım bundan sonra kişisel kinine ve ihtiraslarına malzeme edeceği yalan dolanın üzerine atlarken biraz daha serinkanlı olması gerektiğini öğrenmiştir.
Zira kim ve hangi halde olursa olsun bu tarz basitlikler o yaşta bir adama yakışmıyor.