Suriye'deki kimyasal katliamın ardından ABD'nin şaşırtıcı şekilde rejime ait bir hava üssünü vurması bölgedeki dengeleri yeniden sarstı.
Evet şaşırtıcı. Zira sene başında "içeriye dönüş" vaadiyle göreve gelen Trump yönetimi henüz birkaç hafta önce "Obama'nın Esad'ı devirme perspektifinden vazgeçtiklerini" açıklamışlardı.
Trump'ın hamlesinin, sağlık reformundan yediği golü çıkartmak için içeriye dönük bir hamle olduğu yorumları yapılsa da bu iş çocuk oyuncağı değil.
Çünkü ne Trump'ın içeride uzlaşı aradığı neocon muhatapları çocuk ne de Suriye'de arı kovanlarına çomak soktuğu Rusya ve İran.
Trump "bir kere vurdum" yeter diyerek kimseyi oyalayamaz; hiçbir şey olmamış gibi yeniden seçim öncesindeki gibi devam edemez.
Dolayısıyla Suriye'deki atağın bir şekilde devamını getirmek zorunda.
Şimdilik en olası görünen alternatiflerse, biri geldiğinde öbürünü de getiren uçuşa yasak ya da güvenli bölge seçenekleri.
Türkler ise bu kavramlar telaffuz edildiğinde Barzani'nin Irak'taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin kuruluşunu hatırlıyorlar.
Çünkü kolektif hafızamızda, Irak savaşı sırasında 36. Paralel'in uçuşa yasaklanmasının, Barzani'ye devlet kurdurduğu yönünde bir algı var.
Hatırlayın, bu karardan birkaç yıl önce de dünya yine bir kimyasal katliamla sarsılmış, Halepçe'de binlerce insan öldürülmüştü...
Oysa zihinlerimize çizilen bu klişe, o günlerde esen aşırı milliyetçi dalganın zihinlerimize kazıdığı bir yanlış.
Şöyle ki; Barzani, uçuşa yasak bölge kararıyla, Ekim 1991'de ilan ettiği de facto özerkliği, 4 Temmuz 1992'de resmen kazandı ama bu bir ilk değildi.
Zira geçtiğimiz yüzyılın başından beri sahada bağımsızlık mücadelesi veren Barzaniler, bugün federe devlet olarak resmen bulundukları yerde fiilen zaten varlardı.
Hatta 1970'te Saddam Hüseyin ve Mustafa Barzani arasında yapılan anlaşmayla, Erbil merkez olmak üzere, Irak'ın kuzeyindeki üç ili kapsayan özerk bölge kurulmuştu. Yerel parlamentoları da vardı, merkezi Irak meclisinde temsilcileri de. Hatta Kürtçe ikinci resmi dil olarak tanınmıştı.
Kurulan denge 90'ların başında yeniden kurulmak üzere Irak-İran savaşında bozuldu. Ve bunda Barzani'nin solcu rakibi Talabani'nin de büyük katkıları oldu.
Evet, bugün bir kez daha Türkiye'ye sınırı olan bir diktatörün ülkesi için yeniden uçuşa yasak bölge, güvenli bölge lafları uçuşuyor.
İnsanlar tedirgin.
Bu kez de PKK-PYD'ye Barzani gibi devlet kurduracaklar diyorlar.
Ancak görüldüğü üzere ne 2003'te etnik değil, örgütsel aidiyetle kurulan PYD-YPG'nin bölgede devlet kurmak için Barzani gibi organik bir Kürt tabanı var... Ne de Körfez savaşının aksine bu kez bölgede fiilen askeriyle olan Türkiye eski Türkiye...
Enseyi karartmayın.
Bugünlerde bize düşen manipülasyonlarla oluşturulan duygusal bagajlardan kurtulmak. Ardından da soğukkanlı bir şekilde, Rusya- İran ile ABD arasındaki rekabetten doğan açıklardan PKK- PYD'den daha fazla yararlanmak.
Bin yıldır devlet pratiği olan Türkiye, 10-15 yıllık terör örgütlerinin diplomasi oyunlarını boncuk gibi tespihe dizer. Yeter ki, ulusal çıkarlarını gözeten, bağımsız yönetimlerimiz olsun.