Pazartesi gecesi Son Durak'ın editörü Merve yayının başlamasına 5 dakika kala stüdyoya dalıp "Son dakika" diye bağırınca "inşallah kötü bir şey değildir" diye geçirdim içimden.
Malum son dönemlerde televizyoncular sık sık gelen son dakika terör haberleriyle program yıkmaya alıştı.
Merve halimi anlamış olmalı ki "Yok yok iyi haber" diye gülümsedi.
Siz söyleyin hakikaten iyi haber değil miydi?
Evet, Reina'da yılbaşı gecesi bir gece kulübünde eğlenen 39 insanı katleden terörist saldırıdan 16 gün sonra nihayet yakalandı. Üstelik sağ olarak ve pek çok suç ortağıyla birlikte...
Öncelikle isimleri hep eleştirecek konu bulunca aklımıza gelenlerin hakkını vermekten imtina etmeyelim.
Bu büyük başarının altına imza atan tüm polis memurlarını, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu, Emniyet Genel Müdürü Selami Altınok'u ve İstanbul'un 15 Temmuz'da da destan yazan Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan'ı tebrik ediyoruz.
Çünkü ilmik ilmik örülen ve ilerleyen günlerde muhtemelen kaşınacak yeri (laik-muhafazakâr) işaret eden bu provokasyonun aydınlatılması hayati önemde.
Şayet saldırgan ölü ele geçirilmiş olsa bu umudumuz epeyce azalacaktı.
Teröristlerin kimliğini Türkiye'ye saldırmak için merak edenlerin her eylem sonrası yaptığı gibi "tetikçi susturuldu" saçmalıklarına daha fazla maruz kalacaktık mesela...
Sanki yılbaşı bu ülkede ilke kez kutlanıyormuş gibi, Reina baskınından birkaç gün önce organize şekilde ortalığı "günah" diye ayağa kaldıranların, tüm işbirlikçilerin de yaptıkları yanlarına kâr kalacaktı.
Boynuna "DEAŞ'çı" levhası astıkları o tetikçiyi Reina'ya gönderip Türk devletine "Suriye'de PKKPYD'yi rahat bırak yoksa içini karıştırırım" diyen küresel muktedirlerin planı eksiksiz tamamlanmış olacaktı.
Ve daha bir sürü şey... Ama özetle "iyi haber!" Biliyoruz ve görüyoruz ki kimine iyi gelen haber kimine fena dokunuyor. Hayatın diyalektiği işte.
Ne var ki Türkiye'nin geleceği, itibarı için iyi olan haberleri kötü görenlere dertlenmeye, neşemizi bozmaya hiç niyetimiz yok artık.
Neticede herkesin kendi seçimi.
***
Yeraltından notlar...
Reina saldırısının devam ettiği dakikalarda "Gazinocular kralının oğlu" olarak tanıdığımız Mehmet Aslan'ın sosyal medya hesabından atılan bir twit çok konuşuldu.
Aslan twitinde, "saldırının sorumlusu" dediği Türkiye Cumhurbaşkanına karşı çok ağır ifadeler kullanmış, acılı halkı kışkırtmaya çalışmış, insanları hedef göstermişti.
Çığ gibi büyüyen tepkiler üzerine söz konusu twiti hesabından kaldıran Aslan, dün ifade vermiş.
Ve demiş ki, "ben değil şoförüm attı o twiti." Mehmet Bey, bu ikna edici olduğu kadar prestijli olmayan izahatının ardından salıverildi.
Haklısınız, Dostoyevski'nin Yeraltından Notlar'ındaki, kendini küçük düşürmek için çırpınan ve küçük düşünce derin bir oh çeken karakterlerin anekdotları daha yaratıcıydı.
Büyüksün Dostoyevski.
***
Anlamadım, 'Polis sevdiği için dövüyor' mu diyorsunuz?
PKK saldırıları sonrası ölü taklidi yapıp DEAŞ vurunca ortalığa fırlayanlar, teröristten terörist beğenenler, Reina saldırısı sonrası yine görev başındaydı.
Türkçe ve yabancı dillerdeki twitleriyle "Türk devleti ve hükümeti DEAŞ'ı destekliyor, polis saldırganı da koruyor" saçmalıklarını yaydılar.
Devletin koruduğu söylenen Reina saldırganı polis tarafından yakalanınca ne yaptıklarına bir bakayım dedim.
Bu kez de "Polis DEAŞ'lı saldırganı yakalarken işkence yaptı" diye İngilizce twitler atıyorlardı.
İlginç... Ama anlamadığım bir şey var, şimdi onların mantığına göre polis Reina saldırganını sevdiğinden mi dövmüş oluyor?