"Ve sonsuza dek mutlu mesut yaşamışlar..." Yo, bu bir masalın final cümlesi değil. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in, AB'nin Türkiye ile ilgili son küstahlığının ardından kime hitaben söylediğini anlayamadığımız twitlerinin muhtemel devamı.
Kaçıranlar için Bakan'ın çok konuşulan mesajını hatırlatalım:
"AB ekonomisi çökmüyor. Tam aksine büyük bir başarı hikâyesi. Yaklaşık 510 milyon insan huzur ve refah içinde yaşıyor."
Bakan'ın "refah" içinde dediği Avrupa'nın "o huzurunun" diyetini kimlerin ödediği ayrı tartışma. Buradan ta Halep'e yol olur... Avrupa'nın gettolarına tıkılıp kamusal alandan tecrit edilen "tüm Mağribîlerin" içler acısı hali de...
Şimşek'in gözüne "başarı" olarak görünen AB'nin "hikâyesine" gelince...
İngiltere gibi bir süper gücün "ayağımıza bağ oluyor" diye arkasına bakmadan kaçtığı...
Hollanda'nın çıkmak için sıraya girdiği...
Yunanistan'ın battığı...
İtalya'nın, İspanya'nın, Portekiz'in ekonomik krizle cebelleştiği...
Fransa'nın 1 yıldır OHAL'le yönetildiği bir birlikten başarı hikâyesi diye söz edeceksek, Bakan Bey bize başarısızlığın resmini yapabilir mi?
Geçen gün, Belçika'nın ardından Almanya'nın da PKK'yı terör örgütü listesinden çıkartmayı tartışmaya başlamasıyla Şimşek'in sözleri bir kez daha aklıma geldi.
Evet, herkesin aynı şeyi dert etmesi, düşünmesi gerekmiyor. Sayın Bakan için de halka dokunan bu mevzular tali olabilir. Her hayranlık ya da bağlılık hikâyesinin rasyonel sebepleri olmasını bekleyemeyiz değil mi? Kimi tutar celladına bile âşık olur.
Ne var ki ülkeyi yurt dışında da temsil görevi de bulunan hükümet üyesi siyasilerin "gönül bağlarını" işlerine karıştırmamaları şart.
Zira bu teslimiyet hali, müzakere yürüttüğümüz AB'li muhataplarımızı daha da fütursuzlaştırmaktan, yani Türkiye'nin elini zayıflatmaktan başka hiçbir işe yaramıyor.
Şimşek söylediği gibi, hakkaniyeti elden bırakmadan Türkiye'nin AB ile ilişkilerinin sağlıklı bir çizgide devam etmesini istiyorsa ikide bir ülkesine batırdığı çuvaldız kadar rakiplerini de iğnelemeli.
Ha bu arada iğne kendimize batırmamız içindi çuvaldız değil. O da kırmızı başlıklı kızın babaannesi değil, kurt zaten!
***
Evrensel değerler mi Brüksel lahanası mı?***
Ne olacak Devlet Bey'in bu sabırsızlığı?