Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Lütfen gidip biraz ötede delirir misiniz?

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları için gittiğim Ankara'da geceleyip pazar da erkenden uyandım. Ama telefonumu elime alınca kafam biraz karıştı. "Yine absürt bir rüyada mıyım, yoksa uyanmadım mı" diye düşündüm.

Zira sosyal medyada sürekli önüme bazı arkadaşlarımın Cumhuriyet Bayramı'nın bu yıl da "kutlanılamadığına" dair sitem mesajları düşüyordu. İçlerinde "sinirden delirdiğini" söyleyenler bile vardı.

O halde ben ne yapmıştım cumartesi bütün gün? Başkent'e ne için gelmiştim?

Gündüz Ankara bulvarlarında gördüğüm insanlar ne için toplanmışlardı?

Yoksa resmi kurumlara, evlere, yollara asılan Türk bayraklarının Cumhuriyet'i selamlamak dışında başka gizli bir amacı mı vardı?

Peki ya, Cumhurbaşkanlığı'ndaki resepsiyonda binlerce insan neşeyle neyin 93. yaşını kutlamıştık?

Anlayacağınız dün sabah, bu yıl "saatini değiştirmediği için kafası karışan" bir tek siz değildiniz.

Sizin her zamanki saatinize adapte olmanız ne kadar sürdü bilmiyorum ama ben çabuk döndüm gerçekliğime. Bundan sonra da akıl sağlığımı korumak için, "delirmeye yer arayanlardan" biraz uzak durmaya karar verdim.

Biliyorum yıllardır alıştınız saatinizi Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nün ayarlamasına. Ama size tavsiyem de, saatinize zamanınızın peşinden koşarken başkasına göre ayar yapmayın.

Hangi Cumhuriyet?

Kadınların başını örtmeden sokağa çıkamadığı İran'daki Cumhuriyet mi?

Yoksa tercihin, saçlarını Kim Yong gibi kestirmeyen erkeklerin fena yapıldığı Kuzey Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti mi?

Bu örneklerin üzerine bir de monarşiyle, krallıkla yönetilen İngiltere'yi, Hollanda'yı falan düşününce gel de çık işin içinden değil mi?

Aslında çözümün mottosu yüz yıllardır belli:
"Cumhuriyetin on para etmez demokratik olmayınca." Yani halka ve onun iradesinin temsilcilerine saygı duy da adın ne olursa olsun.

Cumhuriyet hepimizin hatta Can abinin bile...

Sözcü'nün "gazete eki" Korkusuz'da yazan Can Ataklı dün köşesinden "Korkmayın yahu bu sizin de Cumhuriyetiniz" diye sesleniyordu.

Kime mi? Orası biraz karışık. Zira Ataklı yazısında, idarecilerin Ankara'daki Cumhuriyet kutlamalarına katılanları olası terör saldırılarından korumak için aldığı sıkı güvenlik önlemlerini eleştiriyordu.

Bu tedbirler, kendi yazısında da ifade ettiği gibi, "milyonların Cumhuriyet Bayramı'nı hak ettiği şekilde kutlamalarına engel olmamışsa" sorun ne?

Her gün terör tehdidiyle gerim gerim gerinen bir ülkede, önemli bir bayram etkinliğinin "sıkı korunması" niye kötü niyet olsun?

Kaldı ki Cumhuriyet'in 93. yılında iktidarda olanlar, niye bindikleri dalı kessin... Üzerinde var oldukları zemini değersizleştirsin... Seçildikleri Cumhuriyeti "sabote" etmeye kalksın?

Cumhuriyet'e saldıranların da sahip çıkanların da kim olduğunu 15 Temmuz'da hep beraber görmedik mi?

Can abi, farkındayım bugünlerde biraz "sıkışmış durumdasın" ama zaman zaman köşenden nasihat verdiğin bir kardeşin olarak söylüyorum... 93 yaşında da bu Cumhuriyet tıpkı 1923'te olduğu gibi hepimizin. Tabii ki senin de. Korkma yani.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA