Geçtiğimiz günlerde ülkelerindeki sayıları 2 bini bulan Türk askerini "işgalci güç" olarak tanımlayan Irak Meclisi, Ankara'yı BM Güvenlik Konseyi'ne "şikâyet edeceğini açıkladı.
Peki, merkezi yönetime bir anda batmaya başlayan bu askerler, Bağdat uyurken mi ülkeye sızdılar?
Elbette hayır. 500 civarındaki Türk askeri yıllardır, Irak topraklarındaki Başika Kampı'nda, ülkenin yasal ve meşru bir bileşeni olan Barzani'nin peşmergelerini eğitiyor. Diğerleri ise Irak'ın çeşitli bölgelerinde uluslararası ve ikili anlaşmalara uygun olarak güvenlik amacıyla konuşlu.
Yani Bağdat yönetimi Türk askerini kendi güvenliğini sağlamak ve Irak'ı yönetebilmek için ülkeye kendisi çağırdı.
Çünkü Irak merkezi yönetimi ABD işgalinin ardından kaosa sürüklenen ülkeye ve devlete hâkim olamıyor.
Üstelik zararı yalnızca kendine değil; Bağdat'tan dönen yanlış hesap gelip bizim önümüze düşüyor. Yönetim, hâkimiyet iddiasında olduğu Irak topraklarında komşu ülkeleri ve dünyayı vuran iki küresel terör örgütünü barındırıyor. PKK'nın merkez üssü Kandil Irak sınırları içinde.
Keza Irak, IŞİD için de güvenli bir yuva.
Peki, nasıl olacak şimdi bu iş?
Hem ülkende terörü barındıracaksın, hem de sıkışınca "gel beni kurtar" diye çağırdığın komşuna herhangi bir garanti vermeden "seni vuran teröristleri boş bırak git" diyeceksin.
Böyle saçmalık olur mu?
Yeryüzünde hangi egemen devlet, varoluşuna aykırı davranır, uluslararası anlaşmalardan doğan meşru müdafaa hakkını seve seve elinin tersiyle iter?
Anlaşılan o ki, Irak yöneticileri Türkiye'deki yönetimi, işgalcilerle anlaşıp hükümet kuran Bağdat'taki merkezi hükümet gibi sömürge valiliği sanıyorlar.
O zaman kulaklarını açıp iyi dinlesinler!
Türkiye ile aynı seviyede ve bu tonda konuşabilmek için önce güvenlik gibi asgari şartları yerine getirip egemen bir devlet kuracaksınız. Zaten ondan sonra da ergenliği geride kalmış adam yerine konulacağınız için sonunuzu düşünerek böyle çocukça çıkışlar yapmazsınız.
***
Bari Irak medeniyetinden halklarımızdan utanın
Türkiye Irak'ın en iyi dostu.
Ankara yüz yıllardır iç içe yaşadığı Irak'ın, İran savaşı gibi en zor günlerinde bile "Musul'du, Kerkük'tü" demeden topraklarına göz dikmedi...
Halepçe Katliamı oldu...
Kapılarını kaçan Iraklı sivillere sonuna kadar açtı...
Onca ekonomik ve politik bedeli göze alıp komşusu Irak'ı işgal için kendisinden üs isteyen ABD'yi bile geri çevirdi.
PKK'nın merkez üssü Kandil'e bile Irak'ın egemenlik hakkını gözeterek girmedi.
ABD işgali sonrası da ülkenin kuruluşuna, güvenliğine destek attı. Ekonomisine katkı sağladı.
Şimdi de Bağdat'ın IŞİD belasını savuşturmasına yardım ediyor.
Ve daha bir sürü vefakârlık örneği...
Bu köklü maziye rağmen, henüz darbe atlatmış, terörle mücadele eden komşusu Ankara'yı, ülkesini yıkmış, kadınlarına tecavüz etmiş, çocukları bile işkenceden geçirmiş ABD'ye ve BM'ye şikâyet eden Irak merkezi yönetimine ne desek az.
***
Sömürge valisi Abadi
Bağdat'taki merkezi yönetim deyince aklıma bir görüntü geliyor.
Yer Almanya, G-7 zirvesi.
İtalya Başbakanı Renzi ve Lagarde bir bankın üzerinde Obama'yla sohbet ediyor. Irak Başbakanı Abadi gidip yanlarına oturuyor. Abadi arada eğiliyor kendisini görsünler diye.
Dönüp de bakan, selam veren olmadığı gibi Obama ve beraberindekiler rahatsız olup ayağa kalkıyorlar. Abadi biraz daha baş başa vermiş liderlerin arkasında duruyor. Yine yüzüne bakan yok. Sonra da çaresizce oradan uzaklaşıyor.
İşte size Abadi'nin komşusu Türkiye'yi şikâyet ettiği efendileriyle seviyeli ilişkisi.
Şimdi bu dram değil de nedir?