Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Fransa’daki katliam yerinden iki enstantane

Fransa'daki son terör saldırısının ardından sosyal medyada paylaşılan en dramatik fotoğraflardan biri, sarı ceset torbasının içine konulmuş bir çocuk ve yanı başındaki oyuncak ayıydı.
Irak'ta ve Suriye'de neredeyse sıradanlaşan bu kare, güvenli bir Avrupa kentinde çekildiği için kuşkusuz etkisi uzun ve sarsıcı olacak.
Ne var ki dünya vatandaşlarının, küresel terörün sonuçları kadar nedenleri konusunda da "etkilenmeleri" gerekiyor.
Sanırım sosyal medyada yayınlanan bir başka kare de bu konu için örnek olabilir. O da katliamın gerçekleştiği Fransa'da bir sokakta çekilmiş.
Bir reklam panosu üzerinde Fransa dışında terör eylemleri yapan PKK-PYD network'ünden bir kadın teröristin resmi var, altında ise kendisi hakkında övücü sıfatlar.
Teröristlerin, ayısıyla birlikte öldürdüğü çocuğun, sağken, teröristlerin reklamını yapan ülkedeki bu panolardan birinin önünden geçip geçmediğini ise hiçbir zaman bilemeyeceğiz değil mi?
Acaba gördüyse neler geçmiştir aklından?
Haki üniforma giymiş annesine benzeyen bu kadın gibi birilerinin gelip bir gün kendisini ve annesini öldürebileceği aklından geçmemiştir elbette.
Annesine sormuş mudur? Sormuşsa annesi ne demiştir sizce çocuğuna ve de kendisine?
Bir kez daha tüm insanlık ailesinin başı sağ olsun.

***

Ortak düşmanımız küresel terör
Küreselleşme kavramı yeni yeni kullanılmaya başlandığında kimse ona karşı net bir tavır geliştirememişti.
Çünkü iletişimin ve siyasetin dilini geri dönülemez şekilde değiştirecek olan bu olgunun sonuçları tahmin bile edilemiyordu.
Bu dönemde, 1999'da Mülkiyeliler Birliği'nin düzenlediği küreselleşme konulu bir yarışmaya katılmıştım. Ödül alan makaleme dönüp bakıyorum ben de "küreselleşmeyi emperyalizm sanan solculardan" biriymişim mesela.
Bir iki yıl sonra Seattle'da ortaya çıkan "küreselleşme karşıtı" hareketin mevzua bakışı da farklı değildi elbette.
Ancak daha sonraki yıllarda, dünyanın dört bir yanından katılımla düzenlenen bu eylemlerin bizzat kendisinin de "küreselleşmenin bir nimeti" olduğu anlaşıldı.
Zira sadece "tekil" hedeflerle yan yana gelen ve bırakın örgütlü olmayı birbirini daha önce tanımayan binler internet üzerinden koordine oluyorlardı.
Daha sonraları bu insanlar olması gerektiği gibi "alternatif küreselleşme yanlıları" olarak buluştular.
Evet, küreselleşme reddedilerek karşılanacak bir süreç değil, ancak refleksleri değiştirerek uyum sağlanacak bir yoldu.
O halde sermayenin yeryüzünde sınırsız dolaşımına imkân sağlayan küreselleşme pekala demokrasiyi, insan haklarını, güvenliği de uçurabilirdi. Dünyanın haline bakıldığında bunun henüz hayal olduğu görülüyor. Çünkü küreselleşme şimdilerde uluslararası teröre "yürü ya kulum" diyor.
Terörün bir siyaset aracı olarak sıradanlaştığı Asya'nın ve Afrika'nın yanına ABD'nin ve Avrupa'nın "güvenli kentleri" de ekleniyor. Son "felaket" geçen gece Fransa'nın Nice kentinde yaşandı. Yolda, terörü hayal bile edemeyecek insanların arasına dalan bir kamyon yüze yakın insanı vahşice öldürdü.
Artık yeryüzünde hiçbir yer hiçbirimiz için güvenli değil.
Dünya üzerindeki tüm devletlerin, halkların uyanıp küreselleşmenin son belası olan terör karşısında "beraberce" harekete geçmesi gerek. Beraberce, çünkü küreselleşmenin sınırları yok eden ve çığ gibi büyüyen gücü karşısında yerele sığınmak sadece kör romantizm ve sonuçları hüsran.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA