"Siz soruyu sorduğunuz için bunları hatırlatmakta fayda var. Çünkü hafıza-i beşer nisyan ile maluldür."
Numan Kurtulmuş geçen yıl 17-25 Aralık'ın yıldönümünde kendisine soru soran gazetecilere cevabını bu sözlerle izah ediyordu. Numan Bey telaşlanmasın, çok şükür seçmenlerinin hafızaları henüz çoraklaşmadı. Kendisinin 2014'te "unutulmasın" diye yaptığı o açıklamayı gayet net hatırlıyoruz:
"Türkiye siyasi tarihinde 17-25 operasyonları yolsuzluk maskesi altında yapılmaya çalışılan bir darbe teşebbüsü olarak kalmıştır ve Türk siyasi tarihinde hiçbir zaman 17-25 Aralık operasyonlarının bu darbeci mahiyeti unutulmayacaktır. Türkiye siyasetinin hafızasında hep var olacaktır."
Numan Bey geçtiğimiz günlerde 17-25 Aralık soruşturmasında adı geçen ancak yargının da Meclis'in de akladığı Reza Zerrab'a bir törende ödül veren kişilerin arasındaydı. Kurtulmuş, gelen tepkiler üzerine "Benim orada ne işim vardı ki" türünden açıklamalar yaptı.
Numan Bey'in kendisinin de daha önce söylediği gibi, Erdoğan'a ulaşmak için hukuksuz bir soruşturma sürecinde atlama tahtası olarak kullanılan Zerrab'la aynı karede olmaktan yakınması tabii ki birilerinin çok hoşuna gitti. Tahmin edeceğiniz üzere bunların arasında da o darbe girişiminin sorumlusu Gülen çetesi ve Doğan medyası vardı. Numan Bey de henüz 1.8 milyarlık vergi kaçakçılığı ortaya çıkmış olan bir patronun medyasının, hukuk önünde de aklanmış bir işadamı hakkındaki "sitemini" konu eden haberlerini Twitter hesabında üçer beşer paylaştı.
Şinasi'nin o muhteşem dizelerini azıcık deforme ederek söylersek, zaman ana uymayınca "heman" uyarak zamana siyasetçiliğini kanıtladı. Ama belki de Numan Bey geçen sürede bir aydınlanma yaşamıştır. Kendisinin bu açıklamasından memnun olan, hatta başka eski bakanlara da "Numan Beyi örnek alın" tavsiyesinde bulunan kimi Ak Partililerden öğrendikleri vardır. Eğer öyleyse Zerrab ve diğerleri hakkındaki "yeni delilleri" vakit kaybetmeden savcılarla paylaşmalısınız Numan Bey.
Doğrudan satış
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hemen ardından "Erdoğansız Ak Parti hayallerine" ortak aramaya koyuldular. Hani Yüce Divan oylamasında, seçim sürecinde muhalefet propagandasını yolsuzluk üzerine kurabilsin diye kimi Ak Parti milletvekillerini bile ikna edenler var ya, hah işte onlardan bahsediyorum.
Merak ediyoruz, 7 Haziran'ın ardından Ak Parti'nin o yüzde 41'ini de eritmeye çalışan "Erdoğan'ı ver kurtul" cephesine kimler katıldı? "Sermaye, müşteri nasılsa sende, dükkânı sana karşılıksız devredeni de sat alışverişi senden yapalım" vaatleri kimleri mest ediyor? Bakalım kimler girecek bu doğrudan satış işine ve dükkânın seçmen nezdinde hâlâ satan yegâne "markasını" heba edecekler.
Bu arada seçim sonrası Ak Parti'nin kimi söylemlerini eleştiren kalemlere kadri bilinmemiş peygamber pozlarında parmak sallayanların yine kızacağını tahmin edebiliyorum. O parmağı sakince yere indirip kişisel kâr zarar tablolarının muhasebesini kendilerine saklasınlar. "Doğuştan Ak Partili misin ki Ak Parti hakkında konuşuyorsun" kendine gazeteciyim diyenin gazeteciye söyleyeceği söz mü Allah aşkına? İnsan gazeteciliği organik parti üyeliği şeklinde tasavvur ettiğini böyle açık eder mi? E HDP'li, CHP'li, MHP'li değiliz, kimi yazalım istersiniz?
Anladık, belli ki bu camianın Ahmet Altan'lığına meyletmişiniz ama o kolay iş değil. Zira "bağzı" gazetecilerden kıskandığı partisinin seçimde aldığı sonucu, özhakiki Ak Partililerin büyük gazetelerde de yazmamasına, bordroya falan bağlayarak elde edilmez o paye. Biraz daha özen lütfen, yakışmıyor size de.