Latif Erdoğan'ın, "paralel yapının elinde Meral Akşener'e ait montajlı bir kaset var" iddiaları tartışılıyor.
Akşener iddilara çok sert yanıt verdi. Haklı da. Zira kimsenin hele hele bir kadının böyle iğrenç konularla gündeme getirilmesi kabul edilemez.
Bu tartışmada benim asıl ilgimi çekense, Meral Hanımın bu konuya açıklık getirmek üzere seçtiği kanalın Cemaat'e ait olmasıydı.
İlgimi çekti çünkü paralel yapı, bugünkü tartışmaların kapısını aralayan benzer iddiaları Ergenekon Davası'nın ek klasörlerine de yerleştirmişti. Yani fitil ta o zaman ateşlenmişti.
Hatta Akşener 2008 yılında bu iddialara yönelik olarak şunları söylemişti:
"Bu iftirayı, bu dökümanı hazırlayan her kimse, kimlerse; bu kişiler alçaktır, şerfesizdir, korkaktır, namussuzdur!"
Şimdi de Latif Erdoğan'ın a Haber'de dile getirdiği iddialar paralel yapıyı işaret ediyor.
Hatta Latif Bey çok somut konuşuyor. Onun ağzından dinleyelim.
"2011 yılında Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'ndaki odama, Vakıf Başkanı Mustafa Yeşil geldi. Bana, Kemaleddin Özdemir hakkında bazı akıl almaz iddialarda bulundu.
Bunların beni ikna etmediğini anlayınca da elimizde Meral Akşener'le ilişkilerini belgeleyen kasedi var, istersen izle diyerek çantasından kasedi çıkartmaya yeltendi. Ben de gerek yok dedim. Bir mümin böyle durumlarda bu apaçık iftiradır demelidir ve ben de öyle diyorum diyerek konuyu kapattım."
Latif Erdoğan aynı kasedin Cemaat'le arası bozulan Özdemir'in dini ataşe olarak atanmasının engellemesi için dönemin Diyanet İşleri Başkanı'na da götürüldüğünü iddia ediyor. Hatta "Söz konusu kaset Fethullah Gülen'in de elinde ve bazı insanlara gösterdi" diyor.
Bunlar içinde somut isimlerin geçtiği çok ciddi suçlamalar.
Şimdi bu durumda asıl tepkinin dün ve bugün benzer komploları yapmakla suçlanan paralel yapıya gösterilmesi gerekmez mi?
Sicilleri ortada
Meral Hanım paralel yapıya dair bu suçlamalar gündeme geldiğinde, çıktığı Cemaat kanalında hiç olmasa bir cümle de bu ciddi sorularla ilgili kuramaz mıydı?
"Ne diyorsunuz arkadaş, bu iddiaları gündeme getiren zamanında Cemaatinizin ikinci adamıydı, var mı bir cevabınız" demesi beklenmez miydi?
Üstelik yukarıda da hatırlattığım gibi, Cemaat'in adı benzer iddilara Ergenekon davası döneminde de karışmış ve Meral Hanım o zaman da çok ağır sözler söylemişti.
Ama yapmadı. Peşinen Cemaate kefil oldu. Latif Erdoğan'ın açıklama yaptığı kanal hükümete yakın diye, iddiaların işaret ettiği mecra yerine Ak Partili siyasiler ve onların yakınlarına yüklendi.
Meral Akşener 28 Şubat'ta asker tarafından iğrenç tehditlere maruz kalmış bir isimdir. O günden bu yana ne zaman kendisinden bahsetsem, zor günlerdeki tavrını takdir ettim. Şimdi de karşı karşıya olduğu iğrenç komploda yanındayım.
Çünkü siyasetin mecrası dışında şekillendirilmesi mevzuu, insani boyutu bir yana, demokrasinin de sorunu. Bu noktada hepimizin sorumluluğu var. Bunun için de, siyasi husumeti bir kenara koyup binlerce saat gizli dinleme ve izleme yaptığı mahkemlerce kabul edilen paralel yapıyı görmezden gelmememiz gerekiyor.
Üstelik Türkiye siyasetinin montaj kayıtlar ya da seks kasetleri dizayn edilmeye çalışıldığı günlerin dumanı henüz tüterken. 2010'da, CHP kongresinden hemen önce Deniz Baykal'ın gizli görüntüleri yayınlanmış ve ardından hiç hesapta olmayan Kemal Kılıçdaroğlu partinin genel başkanlığına getirilmişken.
2011 seçimleri öncesi bazı MHP milletvekillerinin seks kasetleri piyasa sürülmüşken.
Görmemek olur mu?