Yarın Kurban Bayramı'nın ilk günü. Tüm SABAH okurlarının bayramlarını şimdiden tebrik ediyorum. Bu bayram yazısı beni biraz yakın geçmişe götürdü. Bundan 8 sene önce 2008'in Eylül sonunda Zenciler ve Bayram başlığı altında isyan dolu bir yazı kaleme almıştım. Şu anki yazımı okumadan evvel 8 sene önceki Bayram'ın ilk gününde 1 Ekim 2008'de yayınlanmış o yazımı Google'layıp okumanızı rica ederim...
***
Eski
Türkiye rejimi 2008'in Bayram ortamında aynen sürüyordu ve halen Türk devlet sistemi zenci olarak gördüğü toplumsal kesimleri dışlamaya devam ediyordu.
***
2008'de AK Parti sözde iktidardaydı ama muktedir değildi. Üniversitelerdeki başörtüsü yasağı bile büyük ölçüde devam ediyordu. Şimdi yeniden o yazıya baktığımda 8 yıl içinde hem aldığımız hem de alamadığımız mesafeleri görebiliyorum...
***
Eski rejimin aşağıladığı Sünni dindarlar ve Kürtlerin temel hakları ve özgürlükleri konusunda çok çok büyük mesafeler alındı.
PKK ile sert mücadeleye rağmen Kürt yurttaşların çoğunluğu kendini sistemin dışına itilmiş görmüyor. Bilakis PKK'nın siyasi organı olan parti her geçen gün güç kaybediyor...
***
Gayrimüslim yurttaşlarımızın hakları ve özgürlükleri noktasında -hâlâ sıkıntılar ve eksikler olmakla birlikte- eskisine oranla büyük ilerlemeler var. 1915 meselesi konusunda 2014'te Recep Tayyip Erdoğan mükemmel bir taziye metni yayınladı. Her satırı çok doğruydu o metnin. O çizginin devam etmesi gerekiyor...
***
Hep yazdığım gibi Yeni
Türkiye'nin eksik olan en büyük halkası hâlâ kendini sistem içinde tam göremeyen Alevi yurttaşlarımızdır. Açık konuşalım Alevilerin çok büyük çoğunluğu hâlâ devlet mekanizması tarafından dışlanmışlık duygusunu yaşamaya devam ediyor. Alevi meselesinin çözülmesi gerekmektedir...
***
Bir de eski rejimde imtiyazlı yaşamaya alışmış şimdi ise kendini kaybedenler kulübü olarak gören LAST (Laik yaşam tarzına sahip Sünni Türk) kesimi sorunu var.
Bu kesimin de rehabilitasyonu ve sisteme kazandırılması gerekmektedir. Bu kesimin patolojisi her geçen gün derinleşiyor...
***
Öte yandan 8 sene önce kaleme alınmış o yazıda Gülenistleri kastederek kimi dindarların ancak kendini gizleyerek devlette bir yerlere gelebildiğinden bahsetmiştim. Askeri vesayet rejiminin yarattığı bu anormal durumun neticesi de Gülenist vesayetçilik oldu ve sonunda 15 Temmuz ihanetine kadar geldi Gülenizm...
***
Gülenistler kendilerini saklayarak ve sürekli yalan söyleyerek devlet içinde ayrı bir hiyerarşi altında kadrolaşma politikaları neticesinde devlet mekanizmasını anahtar teslim devralmak istediler...
***
Paralel devlet yapılanması adını verdiğimiz şey tam olarak bu idi. İşte bu yüzden meşru devlet ile paralel devlet arasında bir çatışma süreci başladı ve sonunda tarihimizin gördüğü en aşağılık darbe teşebbüsünü yaşadık. Hala da teyakkuzda olmak gerekiyor...