Türkiye önümüzdeki dönemde hem sivil hem de tam anlamıyla özgürlükçü ve demokratik bir anayasa yapmak mecburiyetindedir. Öte yandan bu yeni anayasa yapım sürecinde Türkiye yoğun olarak başkanlık sistemi mi yoksa parlamenter sistem mi sorusuna cevap arayacak...
***
İki gün önce bizim gazetede İsa Tatlıcan'ın yaptığı söyleşi de bu tartışmalar bağlamında çok önemliydi. AK Parti Genel Sekreteri Abdulhamit Gül'ün yeni anayasa konusunda söylediklerinin altını çiziyor ve aşağıya alıntılıyorum.
Genel Sekreter Gül'ün bu söylediklerinin yapılması bu topluma AK Parti'nin taahhüdüdür. 22 Mayıs kongresi sonrası AK Parti'nin yeni yönetiminin ve dolayısıyla yeni hükümetin anayasa ve başkanlığa geçiş performansını dikkatle takip edeceğiz...
***
...Son üç genel seçimde bütün partiler yeni ve sivil bir anayasayı beyannamelerine yazdı. 2011'de kurulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu iki buçuk yıl çalıştı. Önemli bir birikim oluştu. CHP ve muhalefet masadan kalktı. "Bari uzlaşılan maddeleri geçirelim" dedik, ona da yanaşmadılar. 1 Kasım seçimlerinden sonra yine Anayasa Uzlaşma Komisyonu kuruldu. 2011 komisyonunun birikiminden istifade ederek yeni anayasayı yapalım istedik. "Efendim bu Meclis anayasa yapamaz, asli kurucu irade, tali kurucu irade" tartışması başlattılar. Başkanlık sistemi önerisi getirdik diye bunu bir rejim tartışması gibi lanse edip masayı devirdiler. Bize göre kurucu irade millettir. Bugünkü Meclis'in temsil oranı yüzde 97'dir. Bugün milletin yeni anayasa talebi 58-60 oranındadır. Şimdi şunu sormak lazım, 5 generalin yaptığını bu meclis niye yapmasın. Ama yanaşmadılar, muhalefet, milletin hayrına olacak hiçbir işin içinde yok. Sadece "Hayır" diyorlar, bir önerileri de yok. Biz yeni anayasa yapmaya kararlıyız.
***
...Biz milletimize bir ideoloji dayatmayan, insan onurunu, hak ve özgürlükleri birinci sıraya alan, her türlü dini ve felsefi inanca özgürlük tanıyan bir anayasa yapma konusunda kararlıyız. Özgürlükleri ve hakları "ama", "ancak" ile geri almayan, egemenliği halka ve seçtiği temsilcilerine veren, güçlerin meşruiyetini halktan aldığı, güçler ayrılığını temel ilke edinen ve yargının bağımsız olduğu bir anayasa istiyoruz.
Üst yargı üyelerinin atanmasında meclis ve başkanın dengeli atama/ seçme yetkisini teklif ediyoruz. Dolayısıyla yargı da meşruiyetini halktan alsın istiyoruz.
***
...Yürütmede ve yasamada istikrar; hızlı karar, etkili yürütme için
biz başkanlık sistemi istiyoruz. İstikrarın devamı açısından başkanlık ve parlamento seçimlerinin aynı anda yapılmasını istiyoruz. Yani, seçimin yapıldığı gün yasamanın ve yürütmenin kurulduğu gün olacak. Bizim önerdiğimiz rasyonelleştirilmiş bir başkanlık sistemidir. Yasama kendi işiyle, yürütme kendi işiyle uğraşacak. Güçler arasında karşılıklı denge fren ve balans sistemi işleyecek. Ülkemiz için böyle bir anayasayı yapmamızın önündeki engel sayısal çoğunluktur.
***
...Ancak partili cumhurbaşkanlığına ülkemiz yabancı değil. Cumhurbaşkanlığı makamını tanımlayan anayasa maddelerinin değiştirilmesi yoluyla bu sistem sorunu aşılabilir.
Mesela 101. maddede geçen "Cumhurbaşkanı seçilenin varsa partisi ile ilişiği kesilir" cümlesi anayasadan çıkarılabilir. Aslında 2007 anayasa değişikliğinde cumhurbaşkanını halkın seçmesi ile birlikte doğal olarak bu değişikliğin de yapılması gerekirdi ancak bu husus o zaman gündeme alınmamış.
Halka karşı sorumlu olan Cumhurbaşkanının, halkın lehinde ve aleyhinde olan konularda sorumsuz, tarafsız olması mümkün değil, doğru da değil.