Malumunuz üzere Can Dündar meselesine dair Türk medyasında çok yazı çıktı. Herkes olaya bir tarafından baktı. Fakat bana göre bu meseleye dair yayınlanan en iyi yazıyı Prof. Dr. Hüsamettin Arslan yazdı. Bu yazı Yenisöz gazetesinde yayınlandı. O yazının herkes tarafından iyi okunması lazım. Çünkü kalemine mürekkep yerine kalbinden kan çekerek yazılmış bir yazı bu. Çok hakiki duygularla ve hasbi tefekkürle yazmış Hüsamettin Arslan...
***
Hüsamettin Arslan eskiden beri takip ettiğim ve bu ülkede kıymeti bilinmeyen bir entelektüeldir. Bursa'da kendi kozasını örmüş ve gerçekten düşünme çabası içinde bir adamdır. Arslan'a köşe açan Yenisöz'ü tebrik ediyorum. Bir ara Arslan'ın kendisi gibi hasbi tefekkür adamı olan ve yine Bursa'da yaşayan Prof. Dr. Feridun Yılmaz ile TRT Türk'te güzel bir sohbet programları vardı. Mevlana İdris sunuyordu. Uygun oldukça muhakkak seyrederdim. Bu güzel programın ilk 20 bölümü YouTube'da var. Sonraki bölümleri de İdris tarafından YouTube'a yüklenmeli. Yine bu ülkede kıymeti bilinmeyen bir adam olan Feridun Yılmaz da zihinsel yetenekleri ve kavrayışı yüksek bir entelektüeldir. Bahsettiğim TV programını YouTube'dan izlerseniz ve düşünmeye meraklı bir insansanız dediğimi anlayacaksınız. Hem Arslan hem de Yılmaz'ın daha çok eser yazıp kitap olarak da yayınlaması gerekir diye düşünüyorum...
***
Şimdi sözü Hüsamettin Arslan'a bırakalım... Arslan Can Dündar'dan bir alıntı yaparak başlıyor ve sonrasında gerçekten döktürüyor...
"Hangi güç bana aynı ay içinde Guardian'dan Der Spiegel'e, Washington Post'tan Le Monde'a kadar yazı yazma şansı yaratabilirdi ki; kim ABD Başkan yardımcısının ailemle görüşmek istemesini sağlayabilirdi ki; sizin (Erdoğan'ın) kontrölsüz gücünden başka..." Ne pırıltılı kelimeler değil mi?
Sayın Dündar,
Recep Tayyip Erdoğan hapse girdiğinde The Guardian, Washington Post, Le Monde ve Der Spiegel lehinde tek satır yazmadı, uluslararası ziyaretçileri olmadı, ABD Başkan yardımcısı ailesini ziyarete gelmedi. İnsan hakları simsarları çıkması için kampanyalar düzenlemediler. Uluslararası hiçbir kurum ve kişi onu bir "direnişçi," bir "kahraman" statüsüne yerleştirmedi. Ziyaretçileri ve savunucuları memleketin "seküler şeriat rejiminin" gadrine maruz kalmış gariban halktı.
***
Mursi ve İhvan-ı Müslim daha iyi bir örnek olabilir.
Neden size pür dikkat The Guardian, Le Monde, Der Spiegel, Washington Post ve ABD Başkan yardımcısı Mursi ve İhvan-ı Müslim için gıkını çıkarmıyor ve hatta Sisi faşizmini destekliyor?
***
Erdoğan'ın ve Mursi'nin durumuyla sizin gibilerin durumu arasındaki radikal farklılığı görebiliyor musunuz? Dünyanın egemen güçleri sizin arkanızda yer alırken, onlar karşısında susuyor ve "zulmün" yanında saf tutuyorlar. Maşallah egemen güçler yanınızda! Yerinizde olsaydım, utanca boğulurdum...
***
Bir Dündar klişesi daha: "Malumunuz, aşk direnmektir." Aşkı kendi tekeline alan içi boş, kof bir klişe. Sadece sizin " direnişiniz" aşk öyle mi! Bu bir yanılgı.
Başkalarının da kutsal "direnişleri" var. Adı Memleket! Egemenler adına değil, memleket adına direniş.