Geçtiğimiz haftaiçi Başbakan Davutoğlu'nun yeni başdanışmanları açıklandı. Süleyman Seyfi Öğün, İskender Pala, Muhsin Kızılkaya, Yılmaz Ensaroğlu, Mustafa Şen ve Necdet Subaşı da yeni görevlendirilen Başbakan Başdanışmanlarından oldu. Kafa yapılarını iyi tanıdığım bu isimlerin başarılı olacağı ve alanlarında Türkiye'ye katkı sağlayacağı kanısındayım. Hepsine hayırlı olsun diyorum. Ahmet Davutoğlu bence doğru tercihler yaptı. Öte yandan İskender Pala'nın yanında tıpkı Pala gibi değerli bir kültür adamı olan Beşir Ayvazoğlu'na da Başbakan Başdanışmanlığı teklifi gitseydi bence isabetli olurdu. Pala ile Ayvazoğlu çok da uyumlu çalışabilecek iki adam. Bu teklifi kabul eder mi bilmem ama Ayvazoğlu gibi klas bir adamın Türkiye'ye çok katkıları olur. 1995'te kısa bir dönem Kültür Bakanlığı danışmanı olarak çalışan Ayvazoğlu o kısa dönemde bile kalıcı işler yapmıştı. Öte yandan özellikle Aleviler ve diğer gayrimüslim grupların sorunlarının çözümüne odaklanacak başdanışman sıfatıyla görevlendirilen Necdet Subaşı'na özel bir yer açmak istiyorum. Subaşı önümüzdeki dönemde belki de en kritik meselenin çözümüyle uğraşacak. Türkiye önümüzdeki dönemde özellikle Alevi meselesini çözmek zorundadır...
***
Necdet Subaşı imam-hatip ve ilahiyat kökenli olup entelektüel anlamda da İslamcı geleneğe mensup bir akademisyen. Öte yandan
Alevi meselesini ise esaslıca kavramış ve bu konuda çok adil duruşu olan bir adam. Aynı zamanda din sosyolojisi disiplininin hakkını veren gerçek bir akademisyen. Tarihsel ve sosyolojik verileri kendi siyasi duruşunu daha güçlü kılmak için mühimmat gibi kullanarak çarpıtmayan bir aydın. Tek derdi gerçekliği anlamak ve anlatmak...
***
Subaşı'nın Alevilik meselesinin künhüne vakıf olabilme başarısını göstermesinin temel sebebi de bu.
Alevi modernleşmesi adlı eseri harikulade bir çalışmaydı. Bu nedenle Alevi çalıştayları koordinatörlüğü için de en doğru isimdi Necdet Subaşı. Alevi meselesinin çözümü yönünde Türkiye'ye çok değerli katkılar sundu Subaşı. Başbakan Başdanışmanı olarak bu dönemde daha da önemli işler yapacağına inanıyorum.
Alevilik meselesi dışında da Çağdaş Türk Düşüncesi ve Türk Modernleşmesi alanındaki eserlerinin de hepsini okudum. Bence Subaşı'nın bu çalışmalarının da yeterince kıymeti bilinmedi. Tüm eğitim ve akademik hayatı entelektüel merkezlerden uzak taşra vilayetlerinde geçmesine ve çok zorluklarla karşılaşmasına rağmen isteyince bir adamın kendini nasıl iyi yetiştireceğine örnek bir adamdır Subaşı.
***
Bu arada geçenlerde Necdet Subaşı'nın yeni çıkan üç kitabından da bahsetmiştim. Birincisi Otto yayınlarından çıkan
Yaz Dediler Anı ikincisi Dergah Yayınlarından çıkan
Zamanın Behrinde Ramazan Hikayeleri ve üçüncüsü Tezkire Yayınlarından çıkan
Tedavüldeki Kitaplar. Necdet Subaşı'nın bu üç eseri de kendi hayatından hatıralarla süslediği edebi denemelerinden oluşuyor. Ben Subaşı'nın nitelikli bir ilim adamı olduğunu bilirdim ama edebiyat adamı tarafını bilmezdim açıkçası. Bu üç kitap da 2015 yılında yayınlandı.
Subaşı'nın birbirini tamamlayan bu üç eseri 60'lı yıllarda doğan İslamcı kuşakların da hikayesini anlatıyor aynı zamanda. Subaşı kendinden hareketle geride kalan 50 yılın Türkiye'sindeki İslamcılığın hikayesini anlatmış desem yanlış olmaz. Müthiş anekdotlar ve çok yalın bir anlatımla su gibi akıyor bu üç kitap. Üstelik İslamcılığın entelektüel serüvenine İstanbul'dan değil taşradan bakması kitabı daha da ilginç kılıyor. İslamcılığın çeşitli taşra vilayetlerindeki merkezlerinin panoramasını çiziyor Subaşı. Tüm bunları da hiç kasmadan ve kendi hikayesini anlatarak yapıyor. Bugünkü Türkiye'yi de anlamak için Subaşı'nın kitapları okunmalı. Hem İslamcılar hem de bu serüveni anlamak isteyen herkes okumalı. Yeniden Subaşı'na Başbakan Başdanışmanı görevinde başarılar diliyorum...