Türkiye çok önemli bir dönemeçten geçiyor. Cumhuriyet tarihinde bundan daha önemli bir devrimsel dönemeç sürecini yaşamadı bu ülke. 1 Kasım seçimlerine giderken çok kritik bir eşikteyiz. Ya Herru Ya Merru lafının bu kadar oturduğu bir dönem yaşanmadı bu ülkede. O sebeple 1 Kasım 2015 hayati önemde bir tarihtir...
***
Ne 14 Mayıs 1950'de başlayan Menderes'li dönüşüm yılları, ne 80'lerdeki Özal'lı değişim yılları
son 13 yılın devrimsel hikâyesi ile kıyaslanamaz. 50'li ve 80'li yılların umut veren değişim dönemlerinde
Türkiye'yi kapatması olarak gören establishment güçleri rövanşı almasını, değişim talep edenleri sindirmesini ve sonra da kendi konumunu eskisine oranla daha da güçlendirmesini bildi...
***
Frenkçe tek kelime ifadesiyle
establishment yani Türkiye'yi kapatması olarak gören iç ve dış müesses nizam yani
yerleşik düzenin güçleri. Karşımızdaki esas düşman budur. 10 Ekim 2015'te Ankara'da toplum olarak hepimize yaşatılan büyük travmanın kaynağını burada aramak gerekir. Gerisi kukla oyunudur...
***
Adnan Menderes ve Turgut Özal gibi iki büyük devlet adamını yani Türkiye'ye biçilen kapatma rolünün dışında bir tasavvuru olan iki adamı establishment yola getirmeyi ve etkisiz hale düşürmeyi bildi maalesef. Zaten en iyi bildikleri iş yola getirmek yani amiyane tabirle kucağa oturtmak eylemidir bu establishment ittifakının. Kucağa oturtamazlarsa da kazığa oturtmak için ellerinden geleni yaparlar. Recep Tayyip Erdoğan'ın son yıllarda yaşadıklarının özeti budur...
***
Peki bu sefer de 2015'in Türkiye'sini yola getirebilecekler mi? Yine burnumuzu sürte sürte bizleri istedikleri şekle sokabilecekler mi? Bu sefer de mi kaybedecek Türkiye? Bu sefer de mi establishment hepimizi kucağa ya da kazığa oturttuğu zaman akıllanacağız? 27 Mayıs sonrasının Demokrat Parti taraftarları ile 12 Eylül sonrasının devrimcileri ve ülkücüleri gibi bizler de mi ağlaşacağız?
***
"12 Eylül olmasa sosyalist devrim gerçekleşecekti. 12 Eylül o yüzden biz devrimcileri ezdi" ya da "12 Eylül olmasa MHP iktidara gelecekti. O yüzden 12 Eylül biz ülkücüleri ezdi" gibi uydurma laflarla ağlaşan solcular ve sağcılar gibi
zır zır mızmızlanarak mı geçecek geri kalan ömrümüz? Establishment güçlerinden nefret eden Türkiye'nin
büyük çoğunluğu yine mi kıytırık sebeplerle birbirine girecek? Yine mi mağlup olacak bu toprakların kahir ekseriyeti?
***
HAYIR... HAYIR... HAYIR... Bu sefer yemezler... Bu sefer
establishment karargâhının oyunlarına gelmeyecek bu ülke. O karanlık karargâhın
saman altından su yürüten sinsi tezgâhlarına yenilmeyeceğiz. Establishment medyasının,
Establishment burjuvazisinin ve
Establishment güçlerinin satın aldığı kimi alçakların
türlü kumpaslarını, türlü tezgâhlarını bu sefer Türkiye Cumhuriyeti'nin halkı tuzla buz edecek. Göreceksiniz... Hep birlikte göreceğiz...